An itibariyle kırk beş dereceyi deneyimlemekteyim.
Havuza ya da denize girmenin serinleme yolunda bir manasının kalmadığı noktada, Antalya'dayım.
Akşama DJ Funky C ile sahnedeyim, kendime gizli bir yer bulduğumu sanarak gölgede oturmuş bu nemde sahneyi nasıl çıkaracağımı düşünüyorum. Böyle de dertleri oluyor kadınların.
Diyelim bizim için yaz sadece yaz olmadığı gibi (kilo verme, selülit, hangi bikini, hangi terlik, bavul tipi plaj çantasına sığdırılacaklar listesi... vs) nem de sadece nem değil.
Nem eşittir kabaran, tel tel saçlar, yoğun akıcı makyaj, üzerine yapışan elbise, şişmeye müsait eller ve ayaklar.
Zor yani. Ah yani, vah yani.
Tam bunları düşünüp, taşınmaktayken (ah canım) baktım karşıdan bizim magazin muhabirimiz Hakan Uç geliyor. Dedim "Hayırdır Hakan?" Expo'daki Tarkan konseri için gelmiş.
"Eee Tarkan ne yapıyor, buralarda mı?" Hakan dertli; Tarkan üç gündür kaldığı villadan burnunu çıkartmamış iyi mi? Eh bu sıcakta zaten burun pek dışarı çıkacak gibi değil. Üstelik kaldığı üç katlı villada saunadan, jakuziye, özel havuza kadar her şey var.
Ama kıyaslayasımız tuttu bir kere. Mesela geçenlerde Expo için gelen dünyaca ünlü Maroon 5 grubunun solisti Adam Levine bütün gün otelde dolaşıp, herkesle konuşmuş, eğlenmiş, golf oynamış, denize girmiş. "Harika bir insan" diyor Hakan anlatırken.
Tabii bu Tarkan'ı 'az harika' insan yapmıyor. Tarkan'a bayılıyoruz.
Ve fakat bizim sistem starları kendilerini sosyal hayattan soyutlamaya itiyor galiba. Ya da onlar böyle daha rahat ediyor, bilemiyorum.
Tarkan şimdi sahile inse, indiğine bin pişman olabilir.
Göbeğinden, saçının teline, karısından, mayosuna, terliğine, yüzme stiline kadar yazılmadık, konuşulmadık şeyi kalmaz.
Neyse, Tarkan hadisesini kapatıyor, söz Expo'ya gelmişken böyle önemli ve dünya starlarını ağırlayan bir organizasyonun neden bu kadar sönük geçtiğini merak ediyorum.
Ne basında, ne sosyal medyada, ne de dillerde Expo. Oysa dolup taşıyormuş. Ben bile "Koşuuun, Expo'ya gidiyoruz" demediysem, bence yetkililer düşünsün.