Nurgül Yeşilçay'ın iddialı bir tarafı var tabii. Seviyor aklından geçeni pat diye söylemeyi. Tavrı net. Sağa sola, ona buna takılmıyor. Müdanasız biri sanki ama ondaki (özellik, dürtü, motivasyon, itici güç) her neyse ille de dikkat çekmeyi başarıyor.
Alın size fındık fıstık muhabbeti. Magazin sayfalarına göz atıyorsanız olayı duymuşsunuzdur. Yeşilçay, uçakta hostesten fındık isteyince, başka bir kadın yolcunun 'Siz ünlüsünüz diye size fındık veriyorlar, bize niye vermiyorlar' kıvamında gereksiz çıkışına maruz kalmış. Belli ki kadının başka şeylerden canı sıkkınmış, hayatında olmayan ne varsa o fındığa bağlamış. Olur öyle bazen.
Bunun üzerine Nurgül Yeşilçay da tweet'i basmış "Yahu ben sincap mıyım, sen de iste sana da fıstık versinler."
Eğlenceli, şakacı bir kişilik.
Derken Rallici Burcu Çetinkaya'nın taze evliliğine sarmış Nurgül Hanım. Kendisi bu izdivacı hiç tasvip etmemiş; "Sen özel okullarda oku, kadın rallici ol, sonra türbana gir, bir aşiretle evlen. Bunu rahmetli Meral Okay bile yapamazdı" tweet'ini takipçilerine çok görmemiş.
Topu göğsünde gülümseyerek yumuşatan Burcu Çetinkaya ise; "Herkes kendi penceresinden bakar hayata. Oysa dışarısı çok güzel bakmayı bilirsek. Kimseye kızmadım, kızmıyorum. Vakti gelince anlarlar elbet" cevabını vermiş.
Bence mükemmel cevap.
Nasıl Burcu Çetinkaya çıkıp Nurgül Yeşilçay'ın 'Votkayla güzelleşiyorum' demecine, kendinden küçük sevgililerine, dekoltesine falan laf etmiyorsa, etme hakkı bulunmuyorsa, Nurgül Yeşilçay da onun evliliğine, hayatına, inancına böylesine yargıyla yaklaşamaz. Yaklaşmamalı. Yaklaşmasa iyi olur. Aslında bu Nurgül-Burcu meselesi değil. Hepimizin günde onlarca kez düştüğümüz tuzak. Başkalarının hayatını çatır çatır yargılama hakkımız olduğuna inanıyoruz ama biri bizimkine laf edince deliriyoruz.
Burcu'nun dünyasını ne biliyoruz, Burcu'nun kişisel sürecinden haberdar mıyız, Burcu belki hayatının en mutlu günlerini yaşıyor, sorduk mu?
İlle de kitabına uygun yaşamayana tırnak çıkarıyoruz. İlle de bizden olmayana kınayarak bakıyoruz. Kimsenin kimseyi anlamaya niyeti yok, amaç sadece dört bir yanın bizim gibi düşünen, yaşayan, gören insanlarla dolması. Durmadan varsayıyoruz, sanıyoruz, tahmin yürütüyoruz. Sığlarda sörf, öff ki ne öfff.
Yazıyı Burcu Çetinkaya'nın olgun, gaza gelmemiş, sindirilmiş cevabına şapka çıkartarak bitiriyorum. Anlamadan, dinlemeden birbirinizi eleştirmeyin, kırmayın evladım. Sonra aynısı başınıza gelir falan.