İstanbullu seyahatçinin gözdesi, kurtuluş yolu, vakitli uçuş umudu Sabiha Gökçen Havalimanı da dengeyi bozmuş, hadi geçmiş olsun.
Yazın Atatürk Havalimanı'ndan uçağa binip Bodrum'a, İzmir'e, Dalaman'a uçmak daima işkencedir. Kafadan bir saat rötarı göze alırsın, net. Bunun iki saati, üç saati, beş saati de var.
Ne kadar en sevdiğimiz hava yolu olsa da iç hatlarda Türk Havayolları söz konusu olunca zaten peşin peşin rötarı göze alıyoruz. Bu sistem, bu havalimanı bu yoğunluğu kaldırmıyor yani.
Uçak rötarları ve yolcuların isyanı, yurdumun yaz klasikleri arasında ve yapacak bi'şey yok.
Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan uçmak da tam bu sıkıntılara ilaç gibi gelmişti.
Havada bekleme yok, uçaklarda rötar yok, alanda kuyruklar yok... Tabii yoktu. Şu anda yazımı elli dakika içinde beklememizin ardından nihayet kalkan Atlasjet Dalaman uçağından yazıyorum. Hayır, özel bir durum söz konusu değil. Sabiha Gökçen'den uçmanın ayrıcalığı, rahatlığı çoktan bitmiş. Bu kaçıncıymış
Dün gazetede vardı, İstanbul Atatürk Havalimanı'nı bu yılın ilk yarısında 6.4 milyon transit yolcu kullanmış. 6.4 milyon kişi bir şişe su bile almadan alana inip başka uçağa binmiş.
Buna karşılık İstanbul'a gelen turist sayısı 5.5 milyonmuş. Yani alanı geçiş için kullanan yolcu sayısı bize gelen turistten fazla.
Yani kimse "Bir yerde yanlış yok" demesin, kimse "Bu gayet normaldir" demesin. Sen şu 6.4 milyon yolcunun yüzde onunu bile bir gece İstanbul'da konaklatabilsen neler kazanacaksın.
Ama bir kabul, bir razı oluş, bir koyun gibi güdülme, ses etmeme, düşünememe, pratiğe dökememe, plan yapamama halidir gidiyor.
Her zamanki gibi.