Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Dikkat! Yeriniz anında kapılır

Eskiden görmezden gelmek ne kadar kolaydı. Görmüyordun ve konu sana gelmiyordu. Ve fakat gün başka, o inkar edilenler burnunun dibine girdi, içine sızdı, umudunu kapıp kaçtı.
Umut... Yokluğu nasıl da ağır, ne kolun kalkıyor, ne bacağın.
Güzel şeylerden bahsedelim, eğlenelim, şarkılar söyleyelim, denizlere girelim, kahkahalar yükselsin sofralardan, hayaller kuralım, devam edelim, akalım, onların yüzünden durmayalım, onlara kazandırmayalım... sahiden ve hala aramızda bunu becerebilen var mı? Varsa sırrını açıklar mı?
Modern insan hobisi; sandalye kapmaca. Dikkat! Yeriniz anında kapılır.
Yapış, tutun, yüzünü kızartma, çekip gitme, asla ve asla bırakma. O koltuk, o koca, o araba, o şoför, o rütbe, o zirve, o ceket ilikleyenler ordusu senin. Öyle ya da böyle.
Bültenler dağıtarak, tweetler atarak kime oy verdiğinin açıklamasını yapmak zorunda olduğun yerdeyiz. Ne olacak böyle bilemeyiz.
Eski eş, eski eşin yanında yeni sevgili, senin yanında şimdiki... Eski sevgilin, yanında yeni sevgilisi yanında sen, senin yanında eski sevgilinin eski kankisi. Böyle samimi haller yani, pardon neydi? Medeniydi medeni.
Tamam! Kabul! Medeni. Cici cici anlaşıyoruz, işimize geleni kolluyoruz yani. Hiç takılmadan, gocunmadan, özlemeden, anıların altında kalmadan.
Yoksa 'medeni' olarak sıfatlandırdığımız hal, duygusuzluğumuz, çabuk vazgeçişimiz, aslında aşkın kıyısına bile gelmeyişimiz, seçenek bolluğu şımarıklığımız olabilir mi? InstaAşk n'aber?
Sonra soruyoruz kendi kendimize, gizlice; "Her şeyi yaptım, her şeyim var. Peki içimdeki bu boşluk ne?"
Bir kadın mesleği olarak; varsayım. Bir erkek mesleği olarak; inkar. Ne kadar uyumsuz ve imkansız bir çift değil mi?
Bir karşılaşma yalanı; "Hiç değişmemişsin". Sahi mi? Ne kötü. Bunca yıl sonra hiç değişmemiş olmak gururumu okşamaz ki. Geldiğim gibi gitmek değildir amacım. Ha, bedense söz konusu, şekerim sen de büyük yalancısın.
Gençleşeyim derken tuhaf yaratıklara benzedikleri doğrudur. Amandır! Dikkattir!
Limon fiyatları uçtu, yeşil eriğin yaz başında sofraya gelip gitmesi bir oldu, çilek çoktan aramızdan ayrıldı. Dün SABAH Cumartesi ekinde Ahmet Örs de yazdı; şeftalinin tadı yok. Şeftali gibi şeftali yemek için bahçen olacak da yetiştirecek, dalından kendin koparacaksın. Kışın sürprizi de elmadan gelecek, "Elma" diyeceksin çıkmayacak. Hazırlıklı ol yani.
Yaşadığını müthiş dönüşümü anlatmış magazin ekine verdiği röportajda. 4-5 ayda bambaşka bir insan olmuş. Cümleleri o kadar iddialı, o kadar vurgulu, o kadar "bana bakın, beni sevin, beni onaylayın" diyor ki. Üstüne bir de röportaj fotoğraflarındaki oturuşu, bakışı da eklenince ortaya dikkat çekmeye çalışan hevesli bir kız çocuğundan başka bi'şey çıkmıyor.
Hadi hayırlısı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA