Bence ünlü kadınların anneleri sussun.
Şimdi sert bir giriş gibi görünüyor ama devamı var.
Ünlü kadınların anneleri ne kadar konuşmaya meraklılar değil mi? Zaten anneler ve kızları ayrı bir boyut. Genelde anneler hayatta başaramadıklarını, gerçekleştiremedikleri hayallerini, elde edemedikleri mutluluklarını kızlarının üstünden yaşamaya çalışırlar zaten.
Onun içindir bu bitmeyen annekız çatışması. Yani sebeplerden biri de budur. Hele ki kızı ünlüyse, göz önündeyse, ondan bir sürü insan bahsediyorsa anneyi tut tutabilirsen.
Tabii ki anne evladının iyiliğini ister. İstemez mi hiç ancak ipin ucu kaçıyor çoğu zaman.
Sinem, Seren, Özlem
Platormunu bulan anne, kızının hayatının yönetmeni olduğunu zannedebiliyor, işte tehlike de burada başlıyor.
Saçından, kilosuna, sevgilisinden kız arkadaşlarına, işinden kıyafetlerine, düğününden evliliğinin akışına sürekli bir beğenmeme, eleştiri, öneriler getirme, tavsiye bombardımanına tutma hatta ileri safhası; dediğini yapmayınca çıldırma, hak helal etmemelere kadar varabilen bir hal. Onlar bu tarifim gibidir demiyorum, kimsenin kalbini kırmak istemiyorum ve asla "Anne olunca anlarsın" serzenişini duymak istemiyorum ama...
Diyelim oyuncu Sinem Kobal'ın annesi. Kızın ayrılıklarında annesi Sinem'den daha çok haber olacak açıklamalar, sosyal medya paylaşımları yaptı.
Mesela yıllar yılı Seren Serengil'in annesi.
Aralarındaki dinmeyen kavgayı, fırtınayı yazmama bile gerek yok.
Mesela sunucu Özlem Yıldız'ın annesi.
En son 'Aman annesi görmesin' başlığının altında Özlem Yıldız'ın haberini okuyunca 'Pesss' çektim kendi kendime.
Yahu Özlem evlenmiş ayrılmış, çocuğu var, koskoca kadın, ne demek 'Annesi duymasın, annesi görmesin.' Sanırsınız liseli genç kız. 'Çocuklar kaç yaşına gelirlerse gelsinler anneleri için yavrucaktır' fikrine de karşıyım.
İşe gelince "Kocaman kadınsın" işe gelmeyince "Yavrucak." Sonra gel ayıkla travmanın taşını.
Anneler kızlarıyla huzurlu ve verimli bir ilişki kurmak istiyorlarsa öncelikle kızlarının aklı başında (ya da değil fark etmez), kendi kararlarını alabilecek, kendi hayatlarını kontrol edebilecek birer kadın olduklarıyla yüzleşmeliler.
Herkesin hatası kendine. Her hata bizi biz yapan yol taşımız. Herkesin tekamül yolu, süreci başka.
Kimse kimsenin kumandasında değil. Ayrıca özgürlüğümüzü kısıtlayan kimseyi gerçekten sevemeyeceğimizi bilmez miyiz? Bakıyorum anneler kızlarının önünde, kızlarından savaşçı, kraldan çok kralcı.
Kızlarıyla 'başarı' yakalamak...
Eh kızlar da bir ömür annelerine kendilerini ispat etme derdinde, e ne oluyor? çıkılamıyor işin içinden. Sevgi, kızgınlık, öfke, bıkkınlık karışıyor en saf olması gereken sevgiye.
Anneler kızlarıyla 'başarı' yakalamaktan vazgeçmeliler. Anneler kızlarının bireyselliğini takdir etmek durumundalar.
Elbette anne nasihat edecek, elbette anne evladını korumak isteyecek, elbette anne her daim kalkan olacak, elbette anne evladının mutsuzluğunu dert edecek.
Bunlar tamam.
Ve fakat anneler yaptıkları aşırı ve dengesiz çıkışlarla çocuklarının hayatına darbe vurmamaya özen göstermek zorundalar.
Zaten siz ne derseniz deyin, birey kendi yolunda yürüyecek, kendi bildiğine gidecek, kendi imtihanını verecek değil mi?
Özellikle ünlü kadınların anneleri artık az konuşsalar, hatta hiç konuşmasalar diyorum. Farkında olmadan çocuklarına zarar veriyor, onları zor durumda ve aciz bırakıyorlar.
Gerçek sevgi serbest bırakmak, yaşamasına izin vermek, kararlarına saygı duymak, gereğinde susmak, geride durmak, gereken dozda ve gereken yerde destek olmak değilse ne ki?