Aşk nedir? Ben deliliktir diyorum, filmin kahramanı 'rüzgarı kendinden menkul bir uçurtmadır' diyor. Filmin adı 'Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'. Sinema gişesinde oyuncu Erdal Beşikçioğlu'nu aşık adam rolünde izlemek için tereddüt etmeden anlaştık kızlarla, dedik; "Müzeyyen'e gidiyoruz". Biz kadınlar aşkı kendimizden doğru görmeye öyle alıştık ki erkeğin aşkı nasıldı acaba?
Hikaye güzel, Erdal Beşikçioğlu müthiş. Esas kadını rolündeki Sezin Akbaşoğulları'nın oyunculuğu biz genel izleyicilere abartılı geldi. Yönetmen de 2014'e varamamıştı sanki ama olsun, anlatacak meselesi var, güzel film 'Müzeyyen' (biz filme kısaca böyle diyoruz), erkeğin gözünden bakmak için, aşk için, kafamızdaki kalıplardan utanmak için, aşkı aradığımızı iddia ederken kendimize ve aşka yaptıklarımızla yüzleşmek için.
Erkekler kadından ne bekler?
Yani ideal kadın nasıl olmalıdır? Aşağı yukarı şöyle tanımlıyordu filmdeki erkek grubu "Güzel olacak, kıvrımları olacak, etekleri uçuşacak, yatakta ölü gibi yatmayacak, dırdır etmeyecek, hatta hiç konuşmayacak, akıllı olacak, anaç olacak, söküğünü dikecek adamı terzi terzi dolaştırmayacak, sevişken olacak ama çok da sevişken olmayacak, sadık olacak, nereden diye sormayacak..." Peki bu arada aşk ne olacak? Tabii ki lafta kalacak.
Herkes Müzeyyen'e aşık, Müzeyyen kendine. İşin sırrı bu olmasın sakın. "Bi Müzeyyen olamadık" düşüncesiyle çıkar bu filmden tanıdığım her kadın.
Aşık olmaktan çok aşık olunmanın hazzını kovalamak en çok kime ayıp?
"Onun için saçımı süpürge ettim" isyanıyla ağlıyor ya kadınlar terk edilince... Etme. Yapma. Etme. Bir bakmışsın kendini süpürmüşsün finalde.
Ve doğru; aşklarımız, acılarımız, coşkularımız, başarılarımız hepsi ithal.
Bizden doğru, sadece bize ait, bize göre ne kaldı hayatımızda? Ona göre, buna göre, kitaba göre... eee? Mutsuzluktan sürünüyorsun göre göre.
Sevdiğini bir an bile ihmal etmeyenler, gözünün içine bakanlar daima çöküp kalacaklar mı oldukları yere? Kural bu mu alemde?
Yalnızlık, hüzün, ayrılık, boşluk, kör kuyularda sallanma hallerinde tedavi belli. Yok yok, kendini sokaklara atıp içmek, dağıtmak, ona buna ağlamak değil. O daha beter eder adamı.
Alacaksın kitapları, izleyeceksin güzel filmleri, dinleyeceksin o şarkıları, konuşmadan duracaksın dostunla, izleyeceksin günün doğuşunu, yürüyeceksin yollarda, çekeceksin rüzgarı içine, ağlayacaksın icabında sonra devam. İlle de devam.
Biraz umut buldun mu yeter de artar sana. Sen ne yap ne et umudunu kaybetme aman!