Tatilcilerin güneşle münasebet fazlasını anlayamıyorum. Zaten anlamak zorunda da değilim. Ben anlasam da anlamasam da kendini plaja atan piliç çevirme misali döne döne kavruluyor.
Güneşin zararları, kanser, erken yaşlılık, ciltteki lekeler, güneş çarpması vesaire kimsenin umrunda değil. Önemli olan ne kadar yandığın.
Tatile gitmek bile bir başarı öyküsü olmak zorunda. Tatiller tatil değil, şehir dışında atandığımız bir görev sanki.
Herkes burada!!!
Mesela şöyle başarılar elde etmek zorundasınız; bronz bir ten, eğlenceli geceler, mutlu Instagram fotoğrafları, aşk kokan selfieler, fit vücutla sahilde gururla dolaşmalar, rötarsız uçuşlar, pat diye varmalar, şıp diye sevmeler, tek fotoğraf karesine sıkışmış keyifler ve günün sonunda yorgun, bıkkın, huzursuz, tatminsiz ruhuna rağmen 'en iyi tatili ben yaptım' gururu.
Peki peki anladık.
Üç dört günlük anne, dayı, yenge ziyaretine Bodrum'a geldim. Size köşeler dolusu Bodrum notları yazmak isterdim.
Yazacak bi'şey yok. Durum bildiğiniz, yazarınız bilmediğiniz gibi. Sabah 6:15 kalkış, sporu takiben sessiz sakin denizde yüzme sonrası ev, kitap, uyku, anne yemeği, aile muhabbeti. Bendeki durum bu.
En büyük zevkim camdan bakıp havuz başında yılmadan, bıkmadan, usanmadan, terlemeden, güneşin oğlu havasıyla yanan komşuyu izlemek. Çok tatlı bir adammış, sabahtan akşama kadar şezlongtan kalkmazmış, Eda Taşpınar solda sıfırmış.
Adam pişti pişecek kaygısıyla elimde su tetikte bekliyorum, tık demiyor.
Sanırsınız Fedon'un Almanya'dan kuzeni.
Öyle bir kahverengilik, öyle bir güneşe doymama, öyle bir 'aşığımın yanında olamasam da' hali. Şaşkınım, izlemedeyim, nasıl yani?
"Herkes burada"!!! Böyle bir gazlama, goygoylama, heveslendirme, nispet yapma, kendini sınıfların en üstüne, masterına, doktorasına yerleştirme cümlesi var; "Herkes burada" ya da "Herkes yapıyor, herkes geliyor". Kim yahu bu herkes?
Senin herkesinle benim herkesim bir mi? Bu ne ego, kumdan lego?
"Dünya küçük" derken büyüklerimiz haklılarmış. Dünya gerçekten küçük, çok küçük, mini minnacık, bit kadar.
Dünya dediğin kişinin ekseninde dönen, gözünün gördüğü daracık alan kadar.
Başka dünyaları, gerçek dünyayı, olanı, biteni, olamayanı bilmek istemiyor kimse.
Çekilin selfie dünyamızdan!
İçimizdeki çocukmuş
Selfieler sefili bir dünyada dönüp duruyoruz aslında.
Yapacak bi'şey yok, zorla büyütüyorlar adamı. Bir de tutturmuşlar "içindeki çocuğu kaybetme" gibisine zırvalıklar, bizimle sıkı dalga geçiyorlar.
İçimizdeki çocuğu bırakın, dışarıdaki çocuklarımıza bile sahip çıkamıyoruz biz.
Çocuk gibi yaşatmayı, sevmeyi, kollamayı beceremiyoruz. İçimizdeki çocukmuş.
Görürsem selam söylerim.
Bir de konserlere gider avaz avaz şarkı söylerim. Haftanın konser planı şöyle.
Salı akşamı Maçka Küçükçiftlik Park'ta Neil Young, 17 Temmuz Perşembe Harbiye Açıkhava'da Ajda Pekkan ve Muazzez Abacı, 19 Temmuz Cumartesi yine Harbiye Açıkhava'da Nilüfer ve 20 Temmuz Pazar akşamı da müziği bırakıp geri döndüğünden beri bir türlü izleyemediğim Teoman. Madem dünyamız küçük, müziğimiz büyük olsun, değil mi efendim.