Elimde mavi tasma, boynuna nasıl takacağımı düşünüyorum.
Ona doğru hamle yapıyorum, kaçıyor. Adı; Maxi.
Ben koydum tabii.
Hani köpeğimin adı Mini, bu Maksi gibisine.
Peki sempatiğim, kafam bazen nasıl saçma çalışıyorsa işte.
Bizim sokakta buldum onu, yağmur yağıyordu.
Hiç romantik değildi ama.
Evimin önüne geldi. Mamaydı, suydu derken, veteriner bile geldi.
Maxi, Mini'yle arkadaş oldu. Sabah akşam Maxi oldu.
Ve bir baktım, elimde mavi tasma.
Ne yapsam acaba? Takmalıyım, sahibi var anlasınlar. Takmamalıyım, Maxi'nin benden böyle bir isteği mi var?
* O zaman elimizi korkak alıştırmayalım ve soralım; Sevmekten daha çok sahiplenmek midir içimizi gıcıklayan, aradığımız, kovaladığımız, yaptığımız? Benim benim, o da benim, bu da benim.
* At kancayı, tak tasmayı, bas etiketi, bildir cümle aleme ve sıkıl üç vakitte.
* Çok şükür pilates makinesinin tepesinde ters dönmeyen ünlü kadınımız kalmadı. Girin Instagram hesaplarına fotoğraflarına bakın. Bir pilates aşkı, bir başaşağı pozlar. Güzel, güzel. Spor en güzel. Tebrik ediyorum hepsini.
* Bu aralar yeni insanlarla tanışma dönemimdeyim sanırım. Artık güneşim, ayım, yükselenim, alçalanım nereye denk geliyorsa sürekli tanıştığıma çok memnun oluyorum. Aslında tanıştığıma memnun olmadığım sonucuna vardığım o kadar insan varken üstelik.
* Tanışabilir miyiz? Her halta karışabilir miyiz? Acilen yarışabilir miyiz?
* Bazen hiç konuşasın, uğraşasın gelmiyor ya işte mesele o zaman bitiyor.
Şimdi olayın derinlerine ineceksin de, tekrar aynı kareleri ayrı açılardan tartışacaksın da, orda koşup haklı çıkma topuna çıkacaksın da...
Hadi anlaştın diyelim, onca patırtıdan sonra kaldığın yerden devam edemiyorsun ki be usta.
* Herkes önce 'güvenmek' istiyor.
İlle de güvenecek yoksa şuradan şuraya gitmeyecek. Peki niçin kimse gerçekten güvenilir davranmıyor?
İnsanın bitmez tükenmez çelişkileri kurusun.
* Yeni sevgililerin saatlerce telefonda boş boş konuşup kendilerini dünyanın en mutlu insanı hissetmesi var ya, işte onun hastasıyım. Çılgın yahu bunlar.
* Saralım ileriye, altı ay, bir sene, beş sene sonra bu telefonda dünyanın en saçma konularını konuşup kıkırdayan ikiliye. Ağızlarından birkaç kelime çıkacak işte o kadar. Öfkeler birikecek, gıcık olacaklar birbirlerine.
Yani tespitlerimiz genellikle bu yönde.
* "Çok güçlü biri" dedi.
Karakterinden bahsetti. Önüne bakana, çözemediğini zorlamayana, nasılsa her zorluğun geçeceğini bilene, kendine inançlı hareket edene, ağladığını göstermeyene 'güçlü' diyoruz biz de.
* Güzel dizi oyuncusu ricada bulunmuş; "Yanlış bir şey yazmayın". Onlar da bunu haber olarak yazmışlar. Çok şükür yanlış bir şey yazmamışlar. Bu sefer... Sürekli açıklama yapıp, hesap vererek yaşamak, bir türlü reşit olamamışsın gibi değil mi?
* Biraz da sinema; Russel Crowe'un filmi 'Noah Büyük Tufan'ı izledim. Sonra eleştirileri okudum. Pek beğenmemişler. Ben beğendim. İnsanın kötülüğü, korkaklığı, acizliği, inançsızlığı seyircimizi düşündürürken, çekimler, görüntüler ve Razıl Abi heyecanlandırıyor, eğlendiriyor, vakit geçirtiyor. Bence yeterli.
* O zaman herkese maksimum pazarlar.