Aslında ne yalan söyleyeyim hiç düşünmek istemiyorum. Gün geçtikçe iyiden iyiye ilgimi kaybediyorum 'kim, kiminle, nerede, nasıl, ne halde' hallerine, sırf gündemde kalmak için pırtlatılan demeçlere...
Ağız dalaşlarından oldum olası hazzetmiyorum, istesem de o kafalara giremiyorum.
Bi de üstüne kış vaktindeyiz, yağmur, kar, çamur. Bana ne magazin âleminden. Kalın paltolar, kazaklar altından hiç de eğlenceli değil zaten.
Neyse, yine de arada sırada iki magazin yazısı patlatmam gerekiyor. Yoğun istek, yandan köstek, full destek üzerine. Madem öyle son dönemde düşüncelerimi yazayım bari.
Berrak Tüzünataç'la Can Bonomo'nun birbirlerine yakıştığını düşünüyorum özellikle stilleri oldukça uyumlu ama işleri zor. Ayrılmaları için bekleyen gruplar, şuruplar, şaraplar var.
Meryem Uzerli'nin gördüğümüz en gerçek, en tatlı, en sempatik ve kendiyle barışık ünlü kadın olduğunu düşünüyorum. Ve şu topraklarla gördüğüm en güzel kadın olduğunu.
Tuba Ünsal kızı Sare ile fotoğraflarını Twitter'da paylaştıkça çocuk istediğimi, işlerin Tuba'nın yoluyla da gayet güzel yürüyeceğini düşünüyorum. Sonra düşüncemden vazgeçiyorum.
Yıldız Tilbe'nin değil bizim deli olduğumuzu düşünüyorum.
Şahan Gökbakar'ın kendisinin Recep İvedik'ten daha Recep İvedik ve komik olduğunu düşünüyorum.
Magazin muhabirleriyle stabil bir ilişki kurmanın imkânsız olduğunu düşünüyorum. Gülümsesen bir türlü, konuşmasan bir türlü, varlığın bir türlü, yokluğun bir türlü. İstisnalar kaideyi bozmuyor tabii. Var güzel arkadaşlarımız.
Kuşum Aydın'ın dönüşünü düşünüyorum... nereyi açsam Kuşum... Sonra Kuşum'un siyah tenli fotoğraflarını düşünüyorum... İşte orada tıkanıyorum. Neden Kuşum?
Murat Boz'un her türlü hayran -çırpılmış ayran saldırısına karşı bozmadığı serin duruşlarını takdir ettiğimi düşünüyorum.
Levent Kırca ile ilgili haberleri okudukça 'nereye kadar olacak o kadar' acaba diye düşünüyorum. Kızılacak bir tarafı yok üzülüyorum. Aslında üzülmüyorum da üzülmek ne haddime, hatta bana ne, sadece bi'şey hissediyorum, kondurmak istemediğim gibi bi'şey ama tam çıkaramıyorum.
Bak yine Kuşum Aydın'ın dönüşünü düşünüyorum... Yine tıkanıyorum.
Yılmaz Erdoğan'ın yeni filminin çıtayı ta en yukarıya koyacağını düşünüyorum. Gün sayıyorum.
Şu evden çıkabilirsem ilk iş Cem Yılmaz'ın stand-up filmini izlemeyi düşünüyorum.
Doğru projelerden şaşmazsa, starlık namına Serenay Sarıkaya'ya tüm oylarımı vereceğimi düşünüyorum.
Burcu Esmersoy'un komik ve eğlenceli olmasının onu daha güzel yaptığını düşünüyorum.
Bir kez daha Kuşum Aydın'ı ve siyah tenini ve bonus saçlarını düşünüyorum... Bir kez daha tıkanıyorum.
Karşılıklı had bildirmelerin hadsizliğin kralı olduğunu düşünüyorum.
Beş kilo alan Eda Taşpınar'ın kadınların sempatisini topladığını düşünüyorum. Bak gördünüz mü o da insan. O da kadın. Onun da iştahı var. Haydi koş Eda koş.
Beyaz'a evlilik sorusu sormanın saçmalık olduğunu düşünüyorum. Beyaz evlenmez, evlense de evlenmez. O şekil adam yani.
Ve kendimi tutamıyorum Kuşum Aydın'ı düşünüyorum. Gözümün önümden gitmiyor kuşum. Tıkanıyorum, tıkanıyorum. Ne düşüneceğimi bulamıyorum.