Ünlü tenisçi Sharapova WTA İstanbul'dan çekildi. Turnuvayı bıraktı gitti.
Sebebi bileğindeki sakatlıkmış.
Sonra okuduğumuz bir habere göre Sharapova'yı kaçıran şehrimizin dört bir yanında gezinen sokak köpekleriymiş.
Hatta Efes'te oynayan sevgilisi Sasha Vujacic'e de rest çekmiş; "Burada oynamaya devam edersen bir daha seni ziyarete gelmem".
Sokak köpeklerinin her yerde sürü halinde dolanmasından hem korkmuş hem de medeni bulmamış Sharapova.
Tamam! Sharapova sempatik değil.
Hatta soğuk, ukala. Sokak köpeklerimizden korkup turnuvadan kaçması da abartılı.
Ama haksız mı? İşte bu noktada düşünceler alıyor benden beni.
Kadın haklı. Hangi medeni Avrupa şehrinde sokakta başı boş köpek olur?
Olmaz. Mümkün değildir.
Bu vatandaşlar için de köpekler için de sağlıksız bir durumdur. Yakışıksızdır.
Ama biz seviyoruz sokak köpeklerimizi, kedilerimizi. Bakıyoruz onlara. İstanbul'da neredeyse her mahallede sokak kedileri ve köpekleri için mahalle sakinlerinin hazırladığı köşeler, kulübeler, mama- su kapları vardır.
Kadınlar, çocuklar o köpekleri, kedileri beslerler. İlgilenirler, aşılarını yaptırırlar.
Bizim mahallemizin de köpekleri var. Hepsini seviyoruz, hatta çoğu zaman onların varlığıyla kendimizi güvende hissediyoruz.
Biz böyleyiz. Biz böyle yaşıyoruz. Biz böyle bir düzen kurmuşuz.
Ancak Sharapova doğru söylüyor. Bu hiç medeni değil. Olması gereken bu değil.
Sokak köpekleri çözemediğimiz çok önemli bir sorun. Onları nereye gönderebiliriz ki?
Barınaklarımızın hali perişanken, tek çözüm olarak onları öldürmek yetkililerin akıllarından geçerken...
Biz de böyleyiz Sharapova.
Ah be Sharapova.