Değildir canım, değildir. Şu evlatlara 'Babandır, annendir' yüklemelerini yapmaktan vazgeçseniz artık.
Bakın sanatçı Işın Karaca'ya. Bakın yaşadığı acıya. Üstelik hamile, doğurdu doğuracak.
Bir babası var Işın'ın. Babası var değil, 'Bir babası var' diyorum, orada bir köy var uzakta misali.
Işın üç buçuk yaşındayken terk etmiş onları. Olabilir... Ne olabilir? Şu olabilir; baba ve anne boşanabilir. Anlaşamazlar, bitebilir.
Ama olamaz şudur; anneden boşanırken, babanın çocuklarını da boşaması.
Öyle olmuş Işın'ınki... Baba üç buçuk yaşında evi terk ettiği gibi iki çocuğunu da terk etmiş. Işın ve Akın'ı.
Ve o gün bugündür babasından babalık görmemiş Işın.
Düşünün bir çocuğun dünyasını. Doğum günlerini, yılbaşlarını, bayramları, okula başlamaları, hastalıkları, mezuniyetleri, başarıları, işsizliği, parasızlığı, mutluluğu, gözyaşlarını... Hiçbirinde babası yanında olmamış Işın'ın.
Ve şimdi o zor günlerden kendini Işın Karaca olarak çıkartmışken, ikinci çocuğuna hamileyken babası hortlak gibi karşısına dikiliyor Işın'ın.
Bir izdivaç programında, kendine hayırlı bir kısmet ararken üstelik.
Hadi eşsiz kaldın, eş arıyorsun. Olabilir. Yüzlerce kişi bu programlara çıkıyor. Bunda sorun yok.
Sorun şu; o adamın Işın'ın babasıyım girişiyle kızını kullanıp kendini medyaya çıkartması.
Sorun; yıllardır kızına bir gram mutluluk tattırmayan adamın şimdi kızının sırtına basmaya çalışması ve kendine bunu hak görebilecek kadar pişkinleşebilmesi.
İzdivaç hadisesinden sonra bir mektup yazmış Işın. Besbelli kırılmış, dökülmüş, çocukluğunda yaşadığı ve unutmak istediği her sahneye geri dönmüş. Yine de kibarlığını bozmamış.
Ama nedir bu; 'Babandır, çekeceksin' durumu?
Babamızı annemizi biz mi seçiyoruz? Hayır.
Onlar sadece bizi dünyaya getirdiği için kutsal mı sayılmalı? Hayır.
Peki sana babalık yapmamış birinin, sırf dünyaya gelmene neden olduğu için yıllar sonra hayatını bozmaya, senden iyilik beklemeye hakkı var mı? Kesinlikle hayır.
Işın Karaca ve daha bir çok ünlünün başına bu tatsızlık geldi. Çıktılar para istediler, çıktılar 'Çocuğum ciplere biniyor ama ben aç susuzum' ağlamaları yaptılar.
Ve herkes bunu yedi.
Yemeyin kardeşim, yemeyin.
O önce baba olacak sonra senden evlatlık bekleyecek. O kadar.
'Babandır bağrına bas' diye bir şey yok!
Yaşlılar iyi insanlardır diye bir şey hiç yok. Bu ne çekilmez bir yüktür. Bu nasıl bir imtihandır?
Söylesene kaybolan çocuklukların, ailesiz, sahipsiz yılların hesabını kim verecek? Onu da mı çocuklar ödeyecek?