Haftanın en bomba televizyon olayı; Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu tarih konuşurken oyuncu Pelin Batu'nun canlı yayında uyumasıydı. Ama ne uyumak!
Kadın, rüyalara daldı daldı gitti valla. Bir de üstüne irkilerek uyandı ve "Vücudum attı" buyurdu. Vücudum attı! Peki!
Hızını alamasaydı "Beni niye uyandırdınız, biraz sessiz olsanıza" fırçası bile çekecekti yani. Âlem kadın, süper ekran karakteri maşallah!
O zaman ben de yüksek müsaadenizle içimdeki Pelin Batu'yu dışarı çıkarmak istiyorum. Düşündüm, taşındım, kesinlikle uyumadan alt alta dizdim, bakın nerelerde uyumak istiyorum.
Okuldayken matematik derslerinde! Sevmedim sevemedim şu matematiği bir türlü ben.
Yine okuldayken annem eve gelince "Ödevini yap kızım" buyurduğunda. Ki gerçekten gidip uyurdum ve işe yarardı. Uyuyan Ayşe'ye ödev bile dokunmaz.
İlk buluşmada konu sıkıntısı yaşandığında! O dışarıdan çok hoş görünen adamın aslında çok 'boş' olduğunu fark ettiğim dakikalarda horul horul uyumak ve mümkünse uyandığımda onu karşımda bulmamak istiyorum.
Taksiye bindiğimde şoför durmadan konuşup, soru sorduğunda, kafamı cama dayayıp uyumak istiyorum.
Babam "Bizim zamanımızda" cümlesiyle başlayarak oto-konferans tuşuna bastığında uyumak hatta bayılmak istiyorum.
Yeni albümünü dinletmek için beni çağıran büyük beklentiler ve coşkular içindeki sanatçı kardeşin felaket şarkılarıyla burun buruna geldiğimde kendime uykudan ötanazi yapmak istiyorum. Sahte gülüşler, "Güzel olmuş"lar içinde kahrolacağıma uyurum daha iyi.
Restoranda bir türlü sipariş veremeyen arkadaşımla yemek yeme beklentisindeyken uyumak istiyorum. Belki rüyamda yemek görebilirim ne dersiniz?
Birinden önemli bir haber beklerken ağaç olacağıma uyumak istiyorum. Kara tren gibi ne gelmez haberdir onlar ya.
Köşe yazarı olmak isteyip 80 sayfalık mektuplar, şarkıcı olmak isteyip 'gitme kal yar yar yar' havasında klişe sözlerle dolu şarkılarını gönderen ve kendilerini geleceğin Sezen'i, Hıncal'ı zanneden insanların e-mailleriyle karşılaştığımda birinin kafama tencere vurup beni uyutmasını istiyorum.
Gece bardan çıktığımda kenarda konuşlanmış magazinciler ağzımın içine mikrofonu sokmak suretiyle; "Eğlendik Ayşanımm" tadında kendisine soru süsü verdikleri cümlelerle karşıma dikildiklerinde cidden yatağıma ışınlanıp uyumak istiyorum.
Hafta içi hafta sonu demeden, gece gündüz fark etmeden durmaksızın konuşan, ürünlerini pazarlamaya çalışan, ısrarla davetlerine çağıran PR'cılardan telefon geldiğinde! Kendilerine; "Aradığınız köşeciye şu anda ulaşılamıyor çünkü köşeci köşesinde uyuyor" deyip, uyumak istiyorum.
GSM operatörleri, banka müşteri temsilcileri, sigortacılar, yeni spor salonlarına üye yapmaya çalışanlar cep telefonumdan aradıklarında; 'Bu bir kâbus olmalı' diyerek yataktan fırlayıp, bir bardak su içip tekrar uyumak istiyorum.
Hiç aklımda olmayan ve hiç tipim olmayan bir erkek karşıma geçip ilan-ı aşk ettikten sonra "Benimle evlenir misin" sorusunu patlattığında; "Öncelikle bu soruyu bana sorduğun için çok teşekkür ederim" deyip, Pamuk Prenses uykusuna dalmak istiyorum.
Aybaşında kredi kartı ve cep telefonu faturalarımla karşı karşıya kaldığımda uyumak uyumak, ta ki onlar ödenene kadar hiç uyanmamak istiyorum.
Düğünlerde annemin arkadaşları, teyzeler, büyük büyük halalar beni köşeye sıkıştırıp yandan yandan gülerek "Eh! Artık darısı başına" çektiklerinde, 5 yaşındaki küçük kızlar misali iki sandalyeyi birleştirip oracıkta uyumak istiyorum.
İntikam ateşiyle yandığım, aylarca "Bak sen ne kaçırdın" mesajını vermek için yer kolladığım eski manitayla, bakkala eşofmanla giderken karşılaştığımda kaldırıma yapışıp uyumak istiyorum.
Ey hayat beni neden yoruyorsun bak gene uykum geldi!