Seçim sonuçları bir kez daha gösterdi ki tüm kışkırtmalara rağmen Türk halkı demokrasiyi içine sindirmiş, sandığın kararını baştacı yapmış. 15 Temmuz'da "Yönetimimize biz karar veririz" diyerek tankları geri çeviren halk, seçim sonrası "iç savaş" çığırtkanlarını da susturdu.
Ama anlamayanlar var. Muhalefetin kendi teknik ve algılama hatalarını, YSK'ya sahtecilik damgası vurarak örtmeye çalışanlar sosyal medyada hala boy gösteriyor. Dış basını, karikatürcü ırkçılara kadar fonlamaya devam ediyorlar. Danışman diye tuttukları ekonomistlerle, piyasacılarla 5 milyon borsa yatırımcısını "batırırız" diye tehdit etmeye devam ediyorlar. Hiç ders çıkarmıyorlar. Sizin manipülasyonlarınız, algı operasyonlarınız, anket oyunlarınız, yalanlarınız sandığa geçmez.
Son 10 gün... Belli ki her şeyi yapacaksınız.
Mesela yine marketler etiketleri oynatmaya başladı.
Şubat 2022'de bu köşede zincir marketlerle ilgili yazmıştım:
"Bir de bunların içinde "Erdoğan gitmeden fiyatları indirmeyeceğiz" diyenler olduğunu duydum. Doğruluğuna inanmak istemedim. Kendi ülkesine ve vatandaşına siyasi nedenlerle bu ihaneti yapıyorlarsa, bu ülkeye hiçbir dönemde faydaları olmaz. Bedava da ürün verse yine de almamak lazım."
Doğrusu çok kibarca yazmışım o zaman. Bir kısmı Erdoğan'ı göndermeye ant içtiler ve etiket oyunlarına başladılar. Sistemli olarak cebinde parası olanı bile fakir hissettirdiler. Doğrusu bu ya hak ettikleri cezayı da almadılar. Gelinen noktada halkın "Enflasyon düşecekse onu da Erdoğan düşürür" fikrini değiştiremediler.
Yeni ekonomi yönetiminin ilk işi, enflasyonun en çok hissedilmesini sağlayan fahiş fiyat uygulamalarını engellemek olmalı. "Fırsatçı" marketçi, "açgözlü" evsahibi gündemimizden çıkmalı.
Bu ahlaksızlar hep olacak ve hükümetler hep mücadele edecek belli ki. A Para'nın ekran yüzlerinden değerli arkadaşımız Uğur Korkmaz'ın kaleme aldığı Yıldız'da Yalnız Bir Sultan kitabında rastladım:
"2. Abdülhamid özellikle yüksek enflasyonla mücadele anlamında bugünkü tanzim satış diye nitelendirdiğimiz noktaları artırdı. Yani mahallede bir manav varsa, karşısına bir de devletin himayesinde olan manav açtı. Böylece bu manavda fiyatlar yarı yarıya ve bazen de daha uygun oldu. Bu uyguladığı politika ile fahiş fiyatlar koyan esnaf da ya fiyatları düşürdü ya da bir ay sonra kapattı gitti. Abdülhamid'in uyguladığı en önemli politikalardandır. Bu politikalarla enflasyonist ortam ortadan kalktı ve hayat giderek ucuzladı."
Bugüne gelince, Tarım Kredi Marketler ve KoopBakkal projesinin bu yıl 3 bin noktaya çıkması bekleniyor. 3 ayda hastane kuran, 45 günde deprem köylerinde ev inşa eden irade, gerekirse zincir marketlerin karşısına tek tek market kurup o fiyatları düşürecektir. Hatta bu 10 günde etiket fiyatlarıyla oynayanlara özel cezalar vererek...
***
NEDEN KAYBEDİYORSUNUZ?
"Başka bir zaman olsa ne yaparlarsa yapsınlar derdik de, daha cenazemizin 40'ı çıkmadı. Yasımız bitmedi. Siz neyin derdindesiniz?
"%1 oyla kaç milletvekili koltuğu daha kaparız?" Cenaze evinde saç tarıyor bizimkiler. Yazık."
İsyan etmiştim. Bizim muhalefet "kumar masası" söylemleriyle koltuk kavgasıyla gündem değiştiriyordu. Deprem zamanında kendi gündemlerinde de deprem yoktu zaten. Sonuçta tüm acılarına, kayıplarına bakarak depremzede ne oy verse kimse itiraz etmezdi. Onlar ferasetle ellerinden tutanı bırakmayarak, yeniden yuvalarına dönme umudunu taşıyarak kararlarını verdi.
Şimdi hatayı kendilerinde aramayıp depremzedelere saldırıyorlar. Utanmadan... Hem de olası bir deprem bekleyen İstanbul'da, hiç de sevdiklerini kaybetmekten korkmadan vicdansızca. "Ya bizim de başımıza gelirse" demeden. İdeoloji körlüğü değil bu, sizin insanlığınız kalmamış. Ancak sosyal medyaya içinizdeki irini akıtırsınız.