Pandemiyle birlikte tüm dünya bir savaşın içinde buldu kendini. Kimileri bu nedenle 2. Dünya Savaşı'ndan bile derin bir iz bırakmasından endişe ediyor bu krizin. Artık dünyada hiçbir sistemin eskisi gibi işlemeyeceğini; yeni sektörlerin, yeni mesleklerin ve yeni iş yapış modellerinin hayatımıza girdiğini görüyoruz.
Sabancı Holding CEO'su Cenk Alper ile yeni dönem stratejilerini konuştum. Kriz yönetiminden değişim yönetimine geçişi anlatan Alper, son vakayı görene kadar bu dönemin geçtiğine ikna olmamamız gerektiğini vurguladı. "2 ve 3. dalgalar olabileceği bilinciyle hareket etmeliyiz. Kriz yönetim kaslarımızı çalıştırmaya devam etmemiz gerekir. Normalleşmeye başlarken de ciddiyetimizi devam ettiriyoruz" dedi.
Alper'e göre bu kriz, 3 değişmez trend olduğunu gösterdi. Dijitalleşme, toplumsal ekonomik sürdürülebilirlik ve belirsizlik karşısında çeviklik... Pek çok sektörde dijitalleşmenin 10 yıl öne geldiğini söyleyen Alper, yeni ekonomide doğacak yeni işlerin büyük bir çoğunluğunun dijitalden geleceğini vurguladı: "Bu dönem bize gösterdi ki 3 tane dijitalleşme örneği olacak. Veri analitiğinden daha fazla değer yaratmak, siber güvenlik ve nesnelerin internetiyle, sensörlerle dünyanın her yerini okuyup buradan doğan verilerle tekrar iş modellerimizi yenilemek gerekiyor. Bir yandan şirketimiz içinde yeni projeler yaparken bir yandan da start up dünyasında bu alanda doğabilecek fırsatları değerlendireceğiz. Ana hedefimiz buradan yeni unicorn denilen 1 milyar dolarlık şirketler yaratabilmek."
Yeni dönemde dijitalleşme her sektörün merkezinde olacak. Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri olan Sabancı'nın dönüşüme hızla adapte olup yenilenme isteği her şirkete ilham vermeli. Bu dönemde "Bir durup olan biteni izleyelim" diyenler kaybedecek.
"Gençlerin tercihi teknoloji olmalı"
Çalışanlar dijitalleşme sürecine ne kadar adapte olabiliyor? Yeterli insan kaynağımız var mı? Teknolojide Kadın Derneği Başkanı Zehra Öney'e sordum. "Sadece Türkiye değil dünyada teknolojide insan kaynağı oranı çok düşük" dedi.
OECD ülkelerini kapsayan teknolojide insan endeksine göre Türkiye'de teknolojide çalışanların sayısı sadece 245 bin. Ve bunun da sadece yüzde 9.9'u kadın. Bunların da birçoğu aslında yöneticilik mesleğinde. Yani ürün çıkartan, Ar-Ge'de çalışan, kod yazan insan sayısı ihtiyacı karşılamaktan çok uzak. Bu Türkiye'de böyle ama dünyada da aynı. Dolayısıyla tüm dünyada insan ve teknoloji arasındaki uyumu sağlayacak önemli bir hamleye ihtiyaç var.
Öney diyor ki "Türkiye çok genç bir nüfus ve gerçekten teknoloji konusunda tüketimde çok duyarlı olduğu için çok şanslı görüyorum. Gençler meslek tercihlerini buna göre yapmalılar. Robotik teknolojiler, otomasyon, verinin getirdiği bütün iş başlıkları ve bulut bilişim ilerde altındaki milyonlarca iş kırılımıyla gençler için önemli alanlar olacak. Gençlerimiz, meslek olarak teknolojiyle ilgilenmese bile mutlaka kod yazmak konusunda eğitim alsın." Çünkü ne olursa olsun teknoloji, sağlıkta, otomotivde, eğitimde yani her alanda olacak. Ve bir de tabii bu dijital dünyanın hukuku olacak.