Korona ile birlikte yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Son tablo, uğruna Ortadoğu'nun yıllardır savaş alanına çevrildiği petrolün de yeni denklemde daha sınırlı rol oynayacağını gösteriyor. Elbette hayal edildiği gibi bir anda hayatımızdan çıkması mümkün değil. Hayat normalleşince fiyatlar dengeyi bulacaktır, fakat Batı Teksas menşeili petrolün yaşadığı bu türbülans, alt metninde pek çok mesaj veriyor. Kimileri "ABD'ye karşı bir başka savaş" diyor, kimileri sorunu küreselleştiriyor. Doğrusu biz Akdeniz'de petrol buluncaya kadar fiyatların düşük kalmasının hiçbir sakıncası yok.
Peki, nedir korona sonrası yeni petrol?
Teknoloji gibi görünüyor. Aslında ABD ile Çin arasında ticaret savaşlarının gölgesinde yürüyen teknoloji savaşı şimdi tüm dünyaya yayılıyor.
Ülkeler teknolojiye yönelmiş durumda.
Özellikle virüsü daha erken kontrol altına almış Çin, G.Kore gibi ülkelerde yeni yatırım planları dikkat çekiyor. Çin 63 milyar doların üzerinde 152 yeni teknoloji projesini onayladı. Ayrıca özellikle Şangay'daki bütün işletmelerinden online bazlı ekonomiye geçme planı yapmalarını istedi. Avrupa'da da Dijital Avrupa Planı hazırlıkları sürüyor. Yapay zekanın ve metal yakalıların daha fazla rol almasını isteyeceğimiz yeni dünya düzeninde en çok yazılımcıya ihtiyaç duyulacak. Bu nedenle yeni döneme adaptasyonda 3 yılda 1 milyon yazılımcı projesi Türkiye'nin geleceği için çok değerli. Hem genç nüfusun istihdamı hem de teknoloji ihracatı açısından.
Peki şirketler yeni döneme nasıl hazırlanıyor?
Kiminle konuşsam "Dijital değişim önceliğimiz" diyor. Düne kadar göstermelik internet sayfaları yapan KOBİ'ler bile yatırım planlarını online ekonomiye çevirmiş durumda.
Otonom araçların, drone kuryelerin hayat kurtardığı bir süreci yaşıyoruz. Yani bu 1 milyon kişiye ek istihdam ihtiyacı da doğabilir.
Üniversitelerin de bu yeni düzene göre fakülte düzenlemeleri yapmaları kaçınılmaz. Gelecek beklediğimizden de hızlı gelecek.
Türkiye merkez üssü olacak Çin, virüs sonrası dünyanın en büyük ekonomisi olma hedefine daha hızlı mı koşacak?
Yoksa virüsün yeni merkezi olan ABD başta olmak üzere tüm dünyanın tazminat davalarıyla yeni bir yük altına mı girecek? Çin'e ve Çinli şirketlere yaptırım uygulayan ülkeler olur mu? Virüsün Çin'e ekonomik maliyetinin ne olacağı bilinmez ama çok uzun yıllar imajını toparlayabilmesi "made in China" etiketini güvenle pazarlayabilmesi zor görünüyor. Örneğin Almanya'da Çin'de üretilen ürünlere ilgi %82 azalmış durumda. Bu nedenle pek çok Çinli iş insanının yatırımlarının üretim merkezlerini taşımak için hazırlık yaptığı haberleri geliyor.
Tedarik zincirini korumak isteyen, özellikle ABD'ye ürün satan ülkeler "Her şey Çin'de olmasın" diyerek Vietnam gibi ülkelere kaçmaya başlamıştı. Bu noktada Türkiye, Almanya'dan sonra Avrupa'da en büyük makine parkı olan ülke olarak avantajlı görünüyor.
Tabii burada sadece Çin'deki üretimlerini taşıyan batılı markaları saymak yanlış olur. Çinli şirketler de ülkeyle bağlarını sürdürecek lojistik hattında alternatif çıkış yolları arıyorlar. Bu nedenle Kuşak ve Yol Projesi'nin geçtiği ülkeler öne çıkıyor. Bu süreçte Avrupa pazarına ulaşmada Türkiye yatırımlar için önemli bir cazibe merkezi haline gelebilir. Çin'den önemli mesajlar geliyor. Hatta ünlü teknoloji markaları Türkiye'yi merkez üssü seçerse şaşırmayın.
*** Milli egemenliğin 100. yaşında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Her krizde bir kez daha ortaya çıkıyor. Tüm gürültüye rağmen bu ülkenin hayallerinden vazgeçmeyen çocukları, Türkiye'yi daha da ileri taşımaya devam ediyor.