İbn Haldun "Coğrafya kaderdir" der. Kabul edelim. Yıllardır bu coğrafyanın, verimli toprakların bize sunduğu nimetleri elimizle dağıttık. Fransız'ın Türkiye'den kaçırdığı tohumlarla yaban mersinini ticarileştirip reçeline kadar dünyaya sattığını görmek, Hollanda'nın Türk lalesiyle övündüğünü izlemek "Biz ne yapıyoruz?" dedirtti bana hep.
Bu nedenle yıllardır bu konuda çabalayan herkese gönül borcu hissettim. Bugünlerde de çok heyecanlandığım bir projenin altını çizmek istiyorum. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde "Ata Tohumu Projesi" başlatıldı. Erdoğan diyor ki; "Ata tohumlarımızdan ilk etapta 60 ton ürün elde ettik. Kandıra'nın sivri biberinden Samsun'un köy salatalığına, Çorum'un on dilim kavunundan Ayaş'ın beyaz bodur domatesine kadar 11 çeşit ürün mağazalarda satışa sunuldu. Bu sayede, anılarımızda dahi yok olmaya başlayan tatlar ve kokular bundan sonra nostalji olmayacak." Bu hamle herkesi heyecanlandırmalı.
Üretmek önemli, bu ürünleri coğrafi işaretle tescil ettirmek de önemli. Coğrafi işaret tescili sayesinde dünyada 10 bin ürünün 200 milyar dolarlık pazar büyüklüğü var. Sadece Fransa'nın kazancı 35 milyar dolar. Gaziantep'i lezzette dünya ligine sokan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile konuştum. GastroAntep festivaliyle Michelin yıldızlı şefleri Türkiye'de ağırlayan Şahin "Şefler kendi reçetelerinin içine fıstık, salça, sumak gibi Antep lezzetlerini katıyor. Geçen yıl gelen şefler bu ürünleri satın alıp kendi ülkelerinde tattırdılar. Beğenildiğini görünce sürekli satın almaya başladılar, büyük marketlerde satılmasını sağladılar. Herkes kazandı" dedi. Sırada Ankara Ticaret Odası var. 19- 21 Eylül tarihlerinde Coğrafi İşaretli Ürünler Fuarı'nın ikincisini düzenleyecek. Antalya Ticaret Borsası 10. Yöresel Ürünler Fuarı'nı 23-27 Ekim'de 75 ilden katılımla gerçekleştirecek. Bu farkındalığın artması öyle önemli ki. Özellikle gıdanın petrolden daha değerli olduğu bir çağa doğru ilerlerken.