ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşları küresel resesyonu mu tetikliyor? Bu sorunun yanıtından endişe duyanların sayısı her geçen gün artıyor. Hangi ülkeler bu durumu fırsata çevirebilir? Bu sorunun yanıtında Türkiye'yi görebilmek için çalışmaların hız kazandığını görüyoruz. ABD ile ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması çalışmalarında ABD Ticaret Bakanı Ross'un "Çin yerine Türkiye" sözleriyle işaret ettiği ihracat kalemleri vardı. Peki Çin cephesinde neler yapıyoruz?
Türkiye Pekin Büyükelçisi Emin Önen ile konuştum. Önen, "Bu iş nasıl Türkiye'nin lehine sonuçlanır? Bunun derdindeyiz. Önemli ivmeler kazandık. Çin dünyadan 83 milyar dolar tarım ürünü ithal ediyor. Çin'in ABD'den aldığı tarım ürünlerinde Türkiye avantajlı noktada. Buna kirazla başladık. Fıstık ve su ürünlerinin önünü açtık. Önümüzdeki günlerde süt ve süt ürünleri, kanatlı et ürünleri, narenciye, nar, zeytinyağının önünü açmak için çalışıyoruz" dedi. Çin'in artık tüketen bir toplum olduğu açık. Yılda 2.2 trilyon dolarlık ithalat yapıyor. Bu noktada Bülükelçi Önen'in önemli bir çağrısı var: "Türk markaları artık Çin'e ihracat yapacak bir zihniyete dönüşmeli. Bütün ihracatçılarımızı, yatırımcılarımızı bu perspektiften bakmaya davet ediyoruz." Bir başka önemli alan ise doğrudan yatırımlar.
Önen, Çin'de sürekli yatırımcılarla buluşup Türkiye'ye davet ettiklerini, Çinli yatırımcıların daha fazla geleceğini gördüklerini söyledi. Büyükelçi, bu hafta Çin'in iki büyük şehrinde dev firmalarla buluştu. İzlenimlerine "Çok büyük yatırımcıların çok ciddi talepleri var. Özellikle bankacılık, sigorta, hastane ve turizm yatırımları konusunda Çinli firmaların çok hevesli olduklarını gördük" sözleriyle anlattı. Turizm ise tek başına başka bir yazının konusu. Yani Türkiye için Çin'de de avantaj büyük. Özel sektör artık herşeyi devletten beklemeyi bırakmalı. Başımızı ellerimizin arasına alıp dertlenecek miyiz, birbirimizin gözünü mü oyacağız, yoksa enerjimizi yeni alanlara mı kanalize edeceğiz? Seçilmesi gereken bu.