Fiziki, sözlü, ekonomik, daha doğrusu kadına yönelik her türlü şiddet, ne yazık ki çağımızın salgın hastalığı... Eğitime, yaşa, milliyete, sosyal statüye bakmıyor. Bugün, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Bir araştırmaya göre dünyada şiddete uğrayan kadınların sayısı 350 milyonu aşıyor. Mesela Danimarka'da oran yüzde 52'yi buluyor. Dünyada şiddetin yol açtığı ekonomik kayıp ise yaklaşık 4,4 trilyon dolar. Türkiye'de kadına yönelik şiddetin maliyetinin ise milli gelirin yaklaşık yüzde 5'i olduğu tahmin ediliyor. Çok şükür ki her yıl farkındalık artıyor ve rakamlar geriliyor.
Fiziki şiddeti konuşuyoruz ama sessiz ve tahribatı daha ağır olanı ise ekonomik şiddet. Evin masraflarını karşılamayan, eşinin mallarına veya gelirine el koyan, çalışmasına engel olan veya zorla çalıştıran herkes ekonomik şiddet uyguluyor demektir. Ekonomik şiddet yalnızca eşler arasında değil, aile-akrabalık ilişkileri içerisinde de yaşanabiliyor, kamusal alanda da... İşyerlerinde kadınlara erkeklerden daha az ücret verilmesi de ekonomik şiddete örnek olarak gösterilebilir. Uzmanlara göre ekonomik şiddete maruz kalan kadın diğer kadınlardan 6 kat depresyon, stresle ilişkili semptomlar, kimyasallara bağımlılık ve intihar girişimi yaşıyor.
Şiddetle mücadele ailede sevgi, saygı ve bunun çocuklara aktarılmasıyla mümkün. Bir yolu da kadının iş ve toplum hayatındaki rolünü güçlendirmek. KADEM'in düzenlediği 3. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde Hanımefendi Emine Erdoğan'ın sözleri rehber niteliğinde: "Kadına şiddetten tutun da kadının insan haklarına tam anlamıyla erişmesine kadar birçok konunun çözümü, ailenin güçlendirilmesindedir. Sağlam ailenin temeli, kadın ve erkek arasındaki sevgi, saygı ve karşılıklı iş bölümüne bağlıdır. Kadın evde, erkek dışarıda şeklindeki toptancı yaklaşımlar, hayatın doğal akışına aykırıdır."
Kadının ekonomik özgürlüğünü kazanmasını misyon edinmiş iş insanı Leyla Alaton'un A Para'da söylediği şu sözler de ilham verici: "İş hayatında cinsiyet ayrımına inanmayanlardanım. Beyin gücünün cinsiyeti olmaz. Kadınlar üretime katılmak istiyor. Seyirci olanların dünyası değil bu dünya. Çok zeki değil çok çalışkan olanlar başarılı oluyor."