Yaşadığımız sıkıntıların ardından ekonomide dengelenme süreci başladı. Bu dalgalı dönem pek çok ders çıkarmamızı sağladı. İki nokta dikkat çekici. İlki her şarta adaptasyon konusunda reflekslerimiz her daim sağlam ve hemen zorluklarla savaşma kabiliyetimiz devreye giriyor. İkincisi ise "Bunu da atlattık" demeye meylimiz yüksek. O nedenle rehavete kapılmadan yeni iş ve üretim modellerimizi her alanda hayata geçirmeliyiz. Bu sürece hızlı geçersek, Avrupa başta olmak üzere küresel ekonomide baş gösteren sıkıntılar dünyayı zorlarken biz bu dönemi fırsata çevirebiliriz. Pek çok sektör bize bu fırsatların olduğunu gösteriyor. Yerli ve milli, yüksek katma değerli üretimin tüm iş kollarında öncelikli olarak konuşulmaya başlanması umut verici.
Bireysel olarak en önemli önceliklerimizden olan sağlık sektöründe de bu adımların atıldığını duymaktan çok mutlu oldum. İlki kan torbası konusunda. Bu alanda tamamen dışa bağımlıyız hatta dünyadaki üreticilerin sayısı da oldukça az. Örneğin İran'ın bugün yaptırımlar nedeniyle karşılaşmış olduğu çok büyük bir kriz var. Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, bu konuda önemli bir adım attıklarının müjdesini verdi. Fizibiliteler yapılmış, yatırımla ilgili finans modelleri, know how'ı sağlayacak, patenti verecek kurumlarla ön görüşmeler başlamış durumda. Ama bundan daha ileriye gitmiş olan kan ürünleri plazma fraksinasyon yatırımı söz konusu. Kamu-özel sektör işbirliği modeliyle Türkiye kan ilacı konusunda dışa bağımlılıktan kurtulacak. Yaklaşık 15 aylık süre sonrasında kendi plazmalarımızdan kan ürünleri ilk etapta havuzlama metoduyla yurt dışında ürüne çevrilip getirilecek.
Kınık, "Fabrika faaliyete geçtikten sonra da her yıl dışarıya ödemiş olduğumuz 2 milyar TL'yi aşkın döviz ülkemizde kalacak. Burada üreteceğimiz albümin, immunoglobulin, pıhtılaşma faktörleri ve sonrasında rekombinant teknolojiyle üreteceğimiz hem ilaçla hem de endüstriyel ihtiyaç duyduğumuz enzimler vs. gibi açılacak yeni kapılarla da ithalatın önüne geçilecek.
Bu ürünleri ihraç ederek Türkiye'ye kazandıracağız" diyor. Bu kapsamda pek çok yabancı fonun Kızılay'ın kapısını çaldığını, özellikle 214 milyar dolarlık Hong Konglu bir fonun ilgisinin de yoğun olduğunu söyleyelim.