"Seçim döneminde algı operasyonlarıyla ekonomiyi en çok kim etkiledi?" diye sorsanız herhalde ilk sırada uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları gelir. Bu kuruluşlara yönelik atılacak adımlarla ilgili hazırlıkların olduğunu biliyoruz. Ama kabul etmek gerekir ki algı operasyonlarında ikinci sırada bizim anket şirketleri gelir. Neden mi? Çünkü hem şirketlerin hem vatandaşların psikolojilerini bu kamuoyu araştırma şirketleri etkiledi. Anket sonuçlarına göre birçoğunun yatırımlarını seçim sonrasına ertelediğini biliyoruz. Anketlerin de durumu ortada. Birçoğuna göre şimdi, 8 Temmuz'daki Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimini bekliyorduk. Yaptıkları algı operasyonlarıyla ekonomiyi olumsuz etkileyen bu şirketlere yönelik yasal düzenleme şart. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çıkışı bu nedenle çok önemli. Avrupa ülkelerinin birçoğunda seçim anketlerinin uygulanmasını düzenlemeye yönelik kanunlar uygulamada. Bu kanunlar genellikle kamuoyu araştırmalarının yayınlanmasının yasak olduğu bir seçim öncesi dönemine hükmediyor. İlk yasal düzenleme Fransa'da yapılmış, Belçika yasaları ise 4 haftalık sansür süresiyle en kapsamlı örnek. Elbette savunduğum sansür değil; yatırımları, ekonomiyi ve psikolojiyi baltalayan düzensizliğin son bulması...