Küresel piyasalarda iklim, gelişmekte olan ülkelerin lehinde değil bu aralar. Petrol başta olmak üzere emtia fiyatları ve dolardaki yükselişe, bir de sandığa göz diken manipülatörler eklenince, seçim öncesi oldukça hareketli bir haftayı daha geride bıraktık.
25 Haziran'dan itibaren yani sandık kalktıktan sonra bu yaşadığımız iki ayı, tarihin tozlu sayfalarına bırakmayıp, salim kafayla değerlendirmek lazım. En çok da Sermaye Piyasası Kurulu gibi üst kurulların. İşin hukuki yanı bir yana, iletişimle ilgili bir sıkıntı olduğunu da göreceğiz muhakkak. Söylenecek sözlerin bir kısmını yutup bugün sadece şunu söyleyeyim.
Umarım, finans piyasasındaki ülkesini seven aktörler, seçime kadar olası diğer ataklara karşı daha duyarlı olurlar. Günde iki kez Türkiye açıklaması yapan kredi derecelendirme kuruluşlarını da IMF Başkanı Lagarde'ı açıklama yapmaya iten niyeti de doğru okurlar. Birilerinin hayali, sandığı etkilemeyi geçti, yeni kabinede IMF'ye koltuk kapmak isteğine doğru ilerliyor çünkü. Hayal kurmak bedava nasılsa...