Nisan ayında son yılların en iyi birinci çeyreğini yaşadığımızı yazdığımda "fazla iyimser" olduğumu söyleyenler olmuştu. Oysa Türkiye'de bazı rakamlar geç açıklansa da durum ortada. Referandumu da atlattığımız ikinci çeyrek, Ramazan ayının rehaveti de olsa ilkinden daha iyi bir büyümeye işaret ediyor.
Bu arada bakıyoruz potansiyeli yansıtmasa da revize çabasına girenler var.
Dünya Bankası, Türkiye'nin bu yıla ilişkin büyüme beklentisini 0,5 puan artırarak yüzde 3,5'e yükseltti.
Morgan Stanley, tahminini yüzde 2,3'ten 3,3'e çıkardı. HSBC, tahminini yüzde 2.3'ten yüzde 3'e revize etti. AB Komisyonu, Türkiye'nin büyüme tahminini bu yıl için yüzde 2,8'den yüzde 3'e yükseltti.
Peki 20 Temmuz'da darbe girişimini bertaraf eden bir ülkenin daha ne yaşadığını anlamaya çalışırken "Bu da bizim çelmemiz" der gibi notunu kıran Standard and Poor's nerede? Ya not kırmak yetmezse görünümle en sinsi vakitlerde ortaya çıkan Moody's ve Fitch?
Not kırmaya geldiğinde gösterdikleri refleksi, buldukları bahaneleri, yükseltmek için bulamıyorlar mı?
16 Nisan öncesi referandumu bahane edip görünüm değiştirenler, büyüme, borsa rekoru, istihdam performansı ve tabii siyasi istikrarı not yükseltmek için geçerli bulmuyorlar mı?
Aslına bakarsanız Türkiye ekonomisi gerçeğini görmemeleri görmelerinden daha iyi bazen... Boş yere dünyanın sabıkalı ekonomik tetikçileri değiller.
Gördükleri zaman nasıl engel olacaklarını şaşırıyorlar.
Sanırım bugünlerde de "yürümekle yollar aşınır mı, aşınmaz mı?" diye test edenlerin bir kriz çıkarabilme umuduyla bekliyorlar.
Daha çok beklerler.