Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Bir ‘isyan’ örgütünün sonu

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Geride kalan 2024 yılı, İsrail'in Gazze soykırımı nedeniyle tarihe kara bir yıl olarak geçecek. Aynı zamanda İsrail soykırımına destek veren Batı uygarlığının iflası, hiçbir şey yapmayan Doğu'nun ve İslam coğrafyasının da çaresizlik yılı olarak geçecek.
Üçüncü dünya savaşı ihtimali, Rusya-Ukrayna savaşının sürüyor olması, İsrail'in saldırganlığa ve kışkırtıcılığa devam etmesi, İran'ın yaşadıklarından ders almaması, ülkelerin aşırı silahlanması, ırkçı ve ötekileştirici akımların güçlenmesi, insanlığın geleceğinin hâlâ ipotek altında olduğunu gösteriyor.
Yılın son günlerinde Almanya'da, 2025'in ilk gününde de ABD'de kalabalıklara yapılan saldırılar bu yılın da kolay geçmeyeceğinin işareti.
Bu küresel tablo gelecek adına umut vermese de o umutsuzluğun içinde insanın içini ısıtan ve yeni filizlenen bir umut da var. Hatırlayın, vicdan sahibi milyonların İsrail soykırımına karşı sokağa dökülmeleri; aydınların, kadınların ve gençlerin direnmeleri; aralarında Türkiye, İspanya, Brezilya ve İrlanda'nın da bulunduğu ülkelerin susmaması bu umudu diri tutuyor.
Yılın son günlerinde bu küresel umudu güçlendiren bambaşka bir dalga da bölgemizde yaşandı. Suriye'de Esad diktatörü halk devrimiyle yıkıldı ve 13 yıldır süren iç savaş bitti.
Aynı zaman diliminde yine Suriye ile ilişkili bir şey daha oldu: Tam 40 yıldır süren PKK terörünün bitme ihtimali ortaya çıktı. Türkiye buna hazırlanmıştı ve Suriye devrimi gerçekleşmeden ilk adımları da atmıştı. Şimdi sadece içeriyi değil, dışarıyı da ilgilendiren PKK terörünün bitip bitmeyeceği merak ediliyor. Bu açıdan 2025, yakın tarihimizin en kritik yılı olacak. Türkiye 1993'ten beri terör sorununu çözmek için onlarca girişimde bulundu. Özellikle Başkan Erdoğan, birkaç kez siyasi riske girdi ve bu sorunu çözme iradesi ortaya koydu.
Ama karşı taraf değişmediği ve başka güçler devreye girdiği için hep sabote edildi. Şimdi Öcalan ve örgütüne MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin, ezber bozan çıkışıyla "iyi" bir fırsat sunuldu. Bu, PKK'nın hareket edemez hâle geldiği, Suriye'de sıkıştığı bir zaman diliminde çatışmadan, kan dökmeden "onurlu" bir çıkış yolu ve siyaset yapma fırsatı demek.
Geriye dönüp bakın, "Ne aldın ne verdin" pazarlık aklıyla sadece kan döküldü. Ülkenin ortak değerleri heba edildi, bu coğrafyanın çocukları küresel güçlerin aparatına dönüştürüldü.
Oysa Öcalan daha 2002'de PKK'yı feshetme kararını açıklarken olması gerekeni söylemişti:
"PKK çözüm örgütü değil isyan örgütüdür. Şimdi çözüm örgütüne ihtiyaç var, aşmayan aşılır."
O gün çözüm örgütünü istemeyenler hâlâ aynı şeyi söylüyor: "40 yıldır savaşıyoruz, teslim mi olalım?" Son çözüm sürecindeki pozitif havayı ve 2015 seçimlerinde yüzde 13 oy alan HDP'yi düşünün, o koşullarda siyaset yapılsaydı çok daha etkili olunmaz mıydı?
Türkiye'ye de Kürtlere de yazık ettiniz!
Hâlâ Kandil baronlarının izniyle particilik yapan Meral Danış Beştaş gibiler, "düşmanlık" dili kullanıp demokrasi havarisi kesiliyor, adaletten söz ediyor. Akıl alır gibi değil. Bu pişkinliğe artık bir son verilmeli. Bugün kayyum atamalarından, terörle iltisaklı suçlamalardan şikâyet edenler nedense PKK'nın şiddetinden ve teröründen, onun siyaseti nasıl zehirlediğinden, düşmanlığı nasıl körüklediğinden hiç söz etmez.
Bir an için PKK terörünün ortadan kalktığını düşünün, her şey bir yana kayyum atamalarına gerek kalır mı?
2025'te nasıl bir dünya olur bilemem ama prangalarından kurtulan bir Türkiye'nin sadece içeriye değil dışarıya da umut olacağından eminim.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Mahmut Övür | Bir 'isyan' örgütünün sonu

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA