Nihayet İmralı yolu yıllar sonra da olsa açıldı. DEM Partili Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder, İmralı'ya gitti ve Öcalan'la görüştü. Aslında bu ikili, Suriye'deki kanton devrimine heba edilen çözüm süreci görüşmelerinin de önemli aktörleriydi. Hatta diğerlerinden farklıydı ki Öcalan bu ikiliyi sürekli övüyordu. Buldan'ı Firavun dönemi Mısır'ının en güçlü kadını Kraliçe Nefertiti'ye, Önder'i ise hiç durmayan bir "jeneratöre" benzetiyor ve "temsilcisi" ilan ediyordu.
Ne yazık ki o süreçte bu ikili de beklenen rolü oynayamadı. Buna rağmen yeniden seçilmiş olmaları da tesadüf değil. Tabii o günlerde "Öcalan irademiz" diyen hiçbir siyasi aktör, çözüm sürecinin ve Öcalan'ın söylediği "Silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun" sözünün gereğini yapmadı.
Şimdi merak edilen, DEM Parti'den Kandil ve Avrupa'ya çok fazla değişmeyen aynı aktörlerle farklı bir sonuç elde edilip edilmeyeceği...
İşte bu noktada onlar değişmese de onları değişime zorlayacak şartlar çok değişti. En başta da Türkiye artık 2013 Türkiye'si değil. Birincisi, devletin kılcal damarlarına sızan ve her değişimi sabote etmeye hazır Gladyo yapısı FETÖ yenildi. Devlet, kendisine devlet gücüyle tuzak kuran bir yapıdan kurtuldu.
Artık PKK da Türkiye sınırları içinden çekilmesi istenecek ve pazarlık yapılacak bir güç olmaktan çıktı. Hatta Irak ve Suriye sınırlarında bile hareket edemez hale geldi. Ve en son terörün kuluçka merkezine dönüştürülen Suriye'de devrim oldu ve bütün dengeler değişti. ABD dışında PKK'ya destek veren Esad kaçtı, İran ve Rusya ise oyun dışı kaldı. Bu güçler önümüzdeki süreçte oyunbozanlık yapsalar da artık oyun kuracak güçte değiller.
Karşılarında ise artık bu tablonun değişmesini sağlayan Türkiye ve lideri Başkan Erdoğan vardı.
Sürecin işaretini da MHP Lideri Devlet Bahçeli, 1 Ekim adımı ve 22 Ekim'deki şoke eden şu çıkışlarıyla vermişti:
"Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'umut hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın."
ŞAH GİTTİ, SIRA PİYONLARDA
Bu çağrı, başta DEM Parti olmak üzere PKK'yla ilişkili bütün siyasi aktörlerin ezberini bozdu. Olumlu yaklaşanlar da oldu, tam tersi karşı duranlar da. Muhalefet partilerinin durumu da farklı değildi. Özellikle ana muhalefet partisi CHP, bu konuda da ne diyeceğini şaşırdı. Hiçbiri gerçek anlamda siyaset üretemediği için neler olup bittiğini anlamakta, analiz etmekte de yine tarihin yanlış yerinde durdu.
Bu çıkışların ardından Suriye'deki halk devrimiyle şahlar, vezirler ve kaleler de yıkılınca "piyonlar" tam anlamıyla abandone oldu.
Bu yüzden bütün gözler, Öcalan'a çevrilmiş durumda ve ne diyeceği merakla bekleniyor. Aslında bir süredir DEM üzerinden Kandil, Avrupa ve YPG'ye Öcalan mesajları iletiliyor. Özellikle kritik olan Suriye'den gelen mesajlar da bunu doğruluyor. YPG'li Mazlum Abdi son röportajında, üniter yapıdan yana olduklarını, Suriye ordusuna katılacaklarını ve sınırların kontrolünü de Şam'daki yönetime devretmeye hazır olduklarını söyledi.
Sanıyorum Kandil baronları da yelkenleri indirmişler ki PKK'nın Suriye'den çekileceği yolunda açıklamalar yaptılar.
Geriye sadece Öcalan'a işin adını koymak ve "Terörsüz Türkiye" paradigmasına katkı vermek kalıyor. Bunu da herhalde bugün DEM Parti'den öğreneceğiz.