Suriyeliler 12 gün içinde Başkan Erdoğan'ın deyimiyle "muhteşem" bir devrime imza attı. İran ve Rusya'nın, hatta ABD'nin desteğiyle 2012'de zorla ayakta tutulan diktatör Esad, Suriye halkına 13 yıl boyunca tam bir cehennem hayatı yaşattı. Bunun bitmesi, bir zulüm rejiminin yıkılması ve en azından "özgür olma ihtimali"nin ortaya çıkıyor olması doğal olarak zafer kutlamalarına yol açtı. Ancak hak ettikleri hâlde bu zaferin sürdürülmesini istemeyenler de vardı ve boş durmayacaklardı.
Her devrimde olduğu gibi ya devrim kendi çocuklarıyla kavgaya tutuşacak ya da devrim güçleri ile zulüm güçleri yeniden kapışacaktı. Bugünlerde Suriye'de tam da bu ikinciler, yani eski rejimin kalıntıları ile zulüm rejimine destek veren dış güçler harekete geçti ve Humus, Tartus, Lazkiye gibi bazı şehirlerde gösteriler başladı.
İRAN HÂLÂ DERS ÇIKARMIYOR
Karıştırıcı olarak öne çıkan ilk ülke İsrail'di, onu takip eden ise İran oldu. İsrail'in şaşırtmadığı, İran'ın da yaşadıklarından hiç ders almadığı bir kez daha ortaya çıktı.
Özellikle İran'ın bütün tezleri çökmesine, Suriye'de yaşanan zulmün birinci derecede müsebbibi olmasına rağmen, hâlâ o kirli rejimin arkasında durmayı sürdürmesi akıl alır gibi değil. Şu sözler dini lider Ali Hamaney'e ait: "Genç Suriyelinin kaybedecek hiçbir şeyi yok."
Bu kışkırtıcı dili İran Dışişleri Bakanı Arakçi daha da netleştiriyor: "Beşar Esad'ın düşmesine pek sevinmeyin, çünkü ülkenizi belirsiz bir gelecek bekliyor."
Şimdi geriye dönüp bakınca, 2010 sonrası Obama Doktrini'yle İran'ın önünün neden açıldığı daha iyi anlaşılıyor. Önce Körfez'i korkutmak ve Arap Baharı'nı durdurmak için önünü açtılar, sonra karizmasını çizdiler ama İran bunun farkında değil. Hâlâ bir Müslüman ülkede yaşanacak olumlu gelişmeleri içine sindiremiyor. Belki de esas rolü bu...
Aslında Suriye'den elini çekse kendisi de rahatlayacak. Rusya bile İran'dan daha temkinli açıklamalar yapıyor. İran'ın bir benzeri de ABD... İki ülkenin Türkiye'ye karşı PKK/YPG'ye destek vermeleri tesadüf değil.
Bunlara işgalci İsrail'in yaptıkları, Batılı istihbarat örgütlerinin kirli operasyonları ve bölgedeki bazı Körfez ülkelerinin yeni bir "Arap Baharı" korkusu da eklenince Suriye'deki Baasçı rejim kalıntıları doğal olarak harekete geçer. Devrim sürecini zehirlemek için pusuda bekleyen o kadar kirli güç var ki... Bu yüzden son gelişmeler şaşırtmadı. Hatırlayın Başkan Erdoğan daha ilk günlerde İsrail'i işaret ederek bu tehlikeye dikkat çekmişti:
"İsrail'in saldırganlığının gerisinde Suriye'deki devrimi gölgelemek var."
Görünen o ki bütün bu güçler Suriye'yi yeniden karıştırmak için ellerinden gelini yapacak. Ancak bu kez karşılarında 60 yıldır ağır bedeller ödeyen dirençli bir Suriye halkı var ve olacakların farkında. Bu yüzden de Alevi- Sünni, Müslüman-Hıristiyan ya da Arap-Kürt-Türkmen demeden bütün Suriye halkı kendi devrimine sahip çıkıyor.
BİR HIRİSTİYAN'IN FERYADI
Bakın Suriyeli Peder Spyridon Tannous, "Müslüman İran"ın dini lideri Hamaney'den daha insaflı davranıyor ve halkı sağduyulu olmaya çağırıyor:
"Suriye devrimi iki hafta önce zafere ulaştı ve güvenliğin sağlanması biraz zaman alıyor. Bu gösterilere gerek yok! Rejim dönemindeki gösterilerde neredeydiniz? Ondan korktunuz da yeni rejimden korkmadınız mı? Rejim Lazkiye'de kızlarımızın namusunu çiğnediğinde neredeydiniz? Akıllı olmalıyız ve bir Hıristiyan'ın aklı vardır ve bu şekilde davranmaz."
Peder bu soruları ve tespitleriyle çok haklı. Bu yüzden haklılar kazanacak!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Mahmut Övür | 'Rejim kızlarımızın namusunu çiğnediğinde neredeydiniz?'