Son günlerde yeni bir çözüm süreci mi başlayacak tartışmalarına neden olan ve bir yanıyla merak edilen ama bir yanıyla da daha çok ortalığın karıştırılması için ısrarla sorulan bir soru var: "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli'nin çıkışından habersiz miydi?"
Kastedilen, son bir aya damgasını vuran, içeride ve dışarıda da çok tartışılan MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'deki Öcalan çıkışıydı.
"Terörsüz Türkiye" nasıl gerçekleşir diye kafa yoran aydınların bile cesaret edemediği bu çıkış, doğal olarak siyaset üretmeyen ve sadece polemikler ve algı operasyonlarıyla günü kurtarmaya çalışan "yeni nesil" siyasetçileri bir hayli şaşırttı. Çoğu da bu çıkışı, sanki Bahçeli'nin bir anda aklına gelmiş gibi yorumladı.
Oysa sadece Başkan Erdoğan'ın son aylarda dikkat çeken açıklamaları ve özellikle de "iç cepheyi güçlendirme" çağrıları bile, devletin Kürt meselesine, bölgedeki gelişmelere ve terörü sıfırlamaya ilişkin bir hazırlık içinde olduğunu gösteriyordu.
Bu hazırlığın pratik adımını Bahçeli, 1 Ekim'de Meclis'te DEM Partililerin elini sıkarak attı. Arkasından gelen grup konuşmaları ve en son 22 Ekim'deki Öcalan çıkışı bu el sıkmanın basit bir "siyasi hamle" olmadığını, ciddi bir hazırlığa ve arka plana dayandığını gösterdi.
Olaya sorumluluk ve ciddiyetle yaklaşanları bir yana bırakıyorum, özellikle siyaset üretmesi gereken muhalefet cephesindeki aktörler, onlara akıl veren akademisyenler ve bir kısım gazeteciler ne yazık ki bir devlet inisiyatifi olarak başlatılan bu hamlenin ne anlama geldiğini tartışmak, katkı sunmak, hatta risklerini göstermek yerine "kışkırtıcı" bir dille işin olmazlarını öne çıkartarak olaya siyasi kazanç gözüyle bakıp bir kez daha tarihin ters yerinde durdu. Bu Türkiye açısından bir talihsizlikti.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli'nin çıkışından habersiz miydi?" sorusu tam da böyle bir talihsizlikti ve ısrarla gündemde tutulmasının arkasında meraktan çok şeytani bir akıl vardı. Görmedikleri ve görmek istemedikleri ise çıkışın hem ortak bir iradeye hem de bir yılı aşkın bir hazırlığa dayanmasıydı.
Bu gerçeği, en net biçimde Ekol TV'de Tolga Candaş Işık'ın programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum anlattı:
"Devlet bir paradigma değiştirdi. Bu bir çağrı... Türklerin ve Kürtlerin ortaklığı ve birlikte attıkları adımlar üzerine gerek Cumhurbaşkanımız gerekse Sayın Bahçeli açıklamalarda bulundu.
Şu anda yapılan açıklamalara bakarak bunun bir çözüm süreci olduğunu söyleyemeyiz. Bu bir devlet inisiyatifidir. Buna böyle bakmak lazım. Devlet bu konuda bir inisiyatif almıştır ve terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak adına da atacağı adımlar olacaktır."
Sonra da bu tarihi perspektifi görmezden gelenlerin o sorusuna net bir cevap verdi:
"Aralarında çok büyük bir uyum var. Her türlü siyasi konu hakkında gelişkin bir işbirliği ve işbölümü var. Devlet başkanı sıfatına sahip Cumhurbaşkanı ile Cumhur İttifakı'nın çok güçlü lideri Sayın Bahçeli arasında bir uyumsuzluk olduğunu düşünmek tamamen provokatif, tamamen operasyonel amaçlı ileri sürülen laflardır."
Şimdi siyasi aktörler, akademisyenler ve gazeteciler eğer ülkeleri için bir şeyler yapmak istiyorlarsa öncelikle, "Devlet bir paradigma değiştirdi. Bu bir çağrı..." sözüne ve "Türklerin ve Kürtlerin ortaklığı"yla nasıl bir Türkiye fotoğrafı çıkacağına odaklanmalı.