ABD'deki seçimler devam ederken sık sık Trump'ın seçilmesini korkuyla bekleyenlerden söz edilmiş ve korku eksenli manşetler birbirini izlemişti. Avrupa'yı Trump korkusunun sardığı, Çin ve İran'a karşı sert siyaset izleyeceği, Ukrayna'ya askeri yardımları keseceği gibi onlarca manşet atıldı. İçeriye yönelik de Beyaz Saray'dan CIA'ya binlerce bürokratın işine son verileceği yazılmıştı.
O günlerde benzer bir korkuyu FETÖ'cüler de yaşıyordu. FETÖ'cüler Trump'ın yeniden başkan seçilmesini, firari FETÖ'cü gazeteci Adem Yavuz Arslan'ın deyimiyle "endişe ve korku" içinde izliyordu.
Sonuç da bekledikleri gibi oldu. Trump'ın seçimi ezici çoğunlukla kazanması, FETÖ'cülerdeki bu korkuyu daha da artırdı. Zaten Trump da ilk başkanlık döneminde kendisine kurulan yargı kumpaslarında onların ciddi rol üstlendiklerini biliyor. Bu yüzden de bugün ABD'de görev yapan FETÖ'nün üst düzey yöneticilerinden tabanına hepsinde, "Trump ne yapacak?" korkusu var ve çok yaygın.
O korkuyu en iyi yansıtan da son dönemde FETÖ ile ilgili çarpıcı açıklamalar yapan Gülen'in yeğeni Ebuseleme Gülen oldu: "Trump kazandı çok şükür... Artık tek beklentim, terörist abilerimizi Türkiye'ye iade etmesi ve süreci bitirmesi."
Trump, yeğen Gülen'in beklediği "terörist abileri" Türkiye'ye iade eder mi etmez mi bilemem ama örgütün en büyük para kaynağı ve varlık nedeni Charter Okulları'na yönelik hazırlığı iade korkusundan hiç az değil. Çünkü Trump seçim döneminde sık sık ABD'deki eğitim harcamalarının aşırı arttığına, kalitenin düştüğüne değinmiş, mevcut eğitim bakanlığının kaldırılacağını ve eğitim işinin yeniden eyaletlere havale edileceğini açıklamıştı. Bu da FETÖ'cüler için yıkım demekti.
Türkiye'nin bu olasılığı da dikkate alan bir strateji izlemesi, belki 2016'dan sonra başaramadığını daha kolay başarmasına yol açar.
SULTANBEYLİ BELEDİYESİ'NİN İLK 6 AYLIK BAŞARISI
İki dönemdir CHP, yerel yönetimlerde ciddi başarı elde ediyor. Son yerel seçimlerde de hem birinci parti oldu hem de aralarında çok sayıda büyükşehirin olduğu belediyeyi kazandı. O seçim sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel şöyle diyordu: "Seçmen bize tüketici kredisi değil yatırım kredisi verdi. Eğer belediyeleri iyi yönetir, kavga etmezseniz, size Türkiye'yi yönetmeniz için daha büyük kredi vereceğim."
Yerel seçimlerin üzerinden 8 ay geçti. Bugün Türkiye, İstanbul ve Ankara'yı yöneten CHP'li belediyelerin konserlere harcanan milyonlarını konuşuyor. Ortada ne büyük bir proje var ne de ona yönelik bir umut.
Seçmenin verdiği yatırım kredisi konserlere harcandığı gibi iç kavganın da haddi hesabı yok.
Bir de dönün İstanbul'da çöp dağlarını yok eden, su sorununu çözen, Haliç'i temizleyen Başkan Erdoğan liderliğindeki AK Parti belediyeciliğine bakın. Elbette eleştirilecek birçok şey var ama hâlâ AK Parti belediyeleri ciddi proje üretiyor ve verdikleri sözleri yerine getiriyor.
Seçim öncesi İstanbul Sultanbeyli'de AK Parti Belediye Başkan adayı Ali Tombaş'ı izlemiştim. Tombaş, 50'yi aşkın yeni projeden söz etmiş ve ilk 6 ayda da birçoğunu hayata geçireceğini söylemişti.
Seçimi kazandıktan 6 ay sonra medyanın karşısına geçti ve şunları söyledi: "Eğitimden spora, kentsel dönüşümden ulaşıma, gençlere yönelik projelerden sosyal yaşam alanlarına kadar pek çok alanda 25 projeyi hayata geçirdik, hamdolsun. Sultanbeyli tarihinin en büyük ve en kapsamlı projesini başlattık. Yaklaşık 800 milyon TL yatırım bütçesiyle Mehmet Akif Spor Kompleksi'ni inşa ediyoruz."
Biri konserlere 200 milyon, diğeri spor kompleksine 800 milyon harcarken hâlâ CHP'li belediyeler neden tartışılıyor ve CHP neden iktidar olamıyor sorusunun cevabını aramaya gerek var mı?