Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Gazi Meclis'te konuştu.
Başkan Erdoğan, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş dâhil parti grupları ve yabancı misyon temsilcileri, Abbas'ı Meclis'te Filistin'i temsil eden atkılarla karşıladılar. Bugüne kadar Gazi Meclis'te çok sayıda devlet başkanı, yabancı siyasi aktör konuştu ama sanıyorum ilk kez Abbas'ın konuşması hem Filistin mücadelesi hem de Türkiye'nin küresel duruşu açısından çok farklı bir mesaj içeriyor. Bir anlamda Gazi Meclis'ten soykırımcı İsrail'e, onun zalimliğine destek veren küresel güç merkezlerine, hatta korkup susanlara anlamlı bir itiraz yükseldi.
O itiraz, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un açılış konuşmasıyla başladı:
"Dünyanın birçok yerinde milyarlarca insan artık Filistin halkının yanındadır. Filistin'in davası mutlaka başarıya kavuşacaktır. Filistin davasına devlet ve millet olarak ortak bir destek duruşu sergilemiş ender ülkelerden biriyiz. Cumhurbaşkanlığımızın önderliğinde ülkemiz elinden gelen tüm güçle İsrail'e karşı mücadele etmeyi sürdürmektedir."
Türkiye'nin bu hamlesinin, sadece Filistin'in meşru temsilcisi Mahmut Abbas'a bir kürsü vermekten öte anlamı vardı. Bir yanıyla İsrail'e destek veren ABD Kongresi'ne mesaj yollanırken aynı zamanda küresel güç merkezlerine de artık meydanın boş olmadığı ve hiçbir ülkenin de yalnız kalmadığı hatırlatılıyordu. Abbas'ın Gazi Meclis'e davet edilmesi ve konuşması bu nedenle tarihiydi.
Bu yüzden hem içeriden hem de dışarıdan dikkatle izlendi. Sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında bir süre önce İsrail'in katlettiği İsmail Haniye için Fatiha okunmasını isteyen Abbas, biraz geç de olsa Gazze'yle ilgili mesajı çok dikkat çekiciydi:
"Gazze tümüyle bizimdir. Batı Şeria ve Kudüs gibi onlar da bizimdir. Biz topraklarımızın bir karışını dahi olsa parçalayan çözüme eyvallah demiyoruz. Bundan dolayı burada sizlerin huzurunuzda bir şeyi duyurmak istiyorum: Önümüzde bir çözüm kalmadı. Ben, Filistin liderliğindeki kardeşlerimle Gazze'ye gitme kararı aldım, bunu yapacağım."
Geçmişinde bırakın Hamas'ı, içinde yer aldığı FKÖ lideri Arafat'tan bile daha yumuşak bir yöntem izleyen Abbas'ın "önümüzde bir çözüm kalmadı" noktasına gelmesi, dillerinden demokrasi ve barışı düşürmeyen ABD ve Batı Bloku ülkelerinin ikiyüzlülüğünü ortaya koymak açısından çarpıcıydı.
Bir anlamda dünyaya kan ve gözyaşı dışında bir şey öneremeyen onlar için sonun başlangıcıydı.
Türkiye'nin Gazi Meclis üzerinden küresel zulme itiraz etmesi, sadece kendi sınırları içinde kalan bir siyasi tavır değil, onu çok aşan ve "Dünya beşten büyüktür" diyen Başkan Erdoğan'ın çizgisi devam ettirilerek bölge ülkelerini, İslam ve Arap dünyasını, hatta mazlum milletleri motive eden bir tavırdı. Bu yanıyla da 15 Ağustos tarihi bir gündü.
Filistin'de yaşanan zulmün sürdüğü bir zaman diliminde ilk kez bir Meclis, onun siyasi temsilcisine kucak açıyor ve sesini dünyaya duyuruyordu.
Salonu izlerken, bu fikrin farklı yansımalarına da tanık olduk. AK Parti grubu sıralarında çok sayıda "Soykırımı durdur" gibi İngilizce dövizlerle İsmail Haniye fotoğrafı yer alırken HÜDA PAR sıralarında ise Hamas'ın yeni siyasi büro şefi Yahya Sinvar'ın fotoğrafı vardı.
Gazi Meclis'in ortak tavır alarak gerçekleştirdiği bu hamle önümüzdeki süreci derinden etkileyecek.