O gün, 15 Temmuz 2016 günü ülkemiz hem yakın tarihimizin en sinsi darbe ve işgal girişimiyle karşılaştı hem de siyasi tarihimizin en destansı direnişine tanık oldu ve bir "darbeyi" durdurdu.
Üzerinden tam 8 yıl geçti. Bedeli ağır bir mücadeleydi bu. 253 şehidimiz, 3 bine yakın gazimiz oldu ve ekonomiden siyasi hayatımıza, hukuktan sosyal birlikteliğimize verdiği zararın da haddi hesabı yok. Ama aynı zamanda bu halk, dünya "demokrasi" tarihine de eşi benzeri olmayan ve mazlum halkları darbelere karşı motive eden bir direnişin öncüsü olarak geçti.
En son Bolivya örneğinde görüldüğü gibi artık Latin Amerika'dan Afrika'ya hiçbir halk sömürgecilerin, emperyalistlerin darbe dayatmasına boyun eğmiyor.
15 TEMMUZ'U SAHİPLENMEYENLER!
İşin belki de en hüzünlü tarafı, küresel dünyayı ve özellikle de mazlum halkları derinden etkileyen bu destansı direnişe, içerideki bazı siyasi kesimlerin sahip çıkmaması, içselleştirmemesi. Dikkatinizi çekmiştir, her 15 Temmuz'u AK Parti, MHP ve geniş sivil-demokrat kesimler dışında hatırlayan ve anan siyasi parti yok
Sanki bu toprakların insanları canları pahasına o kirli darbeyi durdurmamış gibi uzak duran partiler ve siyasiler var. Bu kesimler, bir türlü öncülüğünü muhafazakâr- dindar ve milliyetçi kesimlerin yaptığı bir direnişe sahip çıkmak istemiyor.
Böyle düşünenler arasında sadece "kontrollü darbe" diyerek o geceyi itibarsızlaştıran CHP lideri ve siyasetçileri yok, CHP'nin başını çektiği "Millet İttifakı" partileri de aynı yaklaşım içinde.
Dahası sosyalist partiler ile PKK eksenli DEM Parti de 15 Temmuz'u sahiplenmiyor. Güya darbeye karşılar... Üstelik darbeyi ABD'nin aparatı FETÖ'cüler yaptığı halde. Bu bir gerçeği işaret ediyor: ABD emperyalizmi öylesine ülke içine sızmış ki tarlası ekilmeyen kalmamış gibi...
FETÖ'CÜLER BİLE TARTIŞIYOR
Oysa meselenin bu yanı, artık darbeyi planlayan FETÖ'cülerin arasında bile kabul görüyor. Yıllardır, "15 Temmuz darbesini biz mi planladık, Gülen işin içinde mi?" tartışması yapanlar artık yok. Ortada onlarca belge, bilgi var. Bu süreci ilk başlatanlardan firari gazeteci Ahmet Dönmez, uzun yazı dizisinde kendilerine kurulmuş onlarca komplodan söz etse de satır aralarında FETÖ'nün nasıl kripto bir örgüt olduğunu ve FETÖ'cülerin ABD desteğiyle bir darbe hazırlığı yaptığını inkâr edemiyor. Sadece şu örnek bile yeterli:
Türkiye'de emniyet teşkilatında görev yapıp da o sırada ABD'de bir üniversitede akademisyen olarak bulunan M.H. isimli bir FETÖ'cü, İstanbul'a gitmek isterken konuştuğu Bora kod isimli cemaat abisinin kendisine şunu söylediğini yazar:
"Bana dedi ki, 'Darbe olacak. Kesin. ABD'den onay aldık. En üst düzeyden onay alındı. 6 ay önce görüştüğümüzde, hayır demişlerdi, size destek vermeyiz, sonucu tanımayız demişlerdi ama artık tamam dediler.' Aynen bunları söyledi. İnkâr ederse kendisi ile yüzleşmeye hazırım."
Buna benzer içeride tutuklu dışarıda firari olan onlarca FETÖ'cü benzer açıklamalar yaptı. Bu açıklamalara son noktayı da FETÖ elebaşı Gülen'in yeğeni Ebuseleme Gülen koydu. Gülen'den söz ederek şöyle diyordu:
"Kulağımıza eğildi ve 'Arkadaşlar bir şey düşünmüş. Yakında Türkiye'deki bütün kurumlar el değiştirecek, siz de çok önemli kurumlara geleceksiniz. Sakın bu olduğunda bunu yapanların bizim arkadaşlar olduğunu belli etmeyin."
Görünen o ki, 4-5 parçaya bölünen, birbirlerini darbecilik ve yolsuzlukla suçlayan, yeni yeni komplolar peşinde koşan FETÖ'cülere, onlara destek veren ABD ve Batı ülkelerine ve içeride "kontrollü darbe" diyerek itibarsızlaştırmak isteyenlere inat, 15 Temmuz direniş ruhu yaşıyor ve unutulmayacak.