Önümüzdeki yerel seçimlerin iki favori partisi var: AK Parti ve CHP... Yarış büyük oranda bu iki parti arasında geçecek. En çok oyu alan kazanacak. Diğer partilerin elbette iddialı olduğu büyükşehirler, iller ve ilçeler de var ve onlar da kazanmak için çaba harcayacak.
İddialı, çekişmeli, çok partili ve çok adaylı bir seçim olacak.
Seçimin iki de ana konusu var: Deprem ve İstanbul... Deprem meselesi hem Türkiye genelinin hem de İstanbul'un en acil sorunu. İstanbul ise hem deprem hem de siyasetin bundan sonraki seyri açısından kritik rolde. Her iki konuda, topluma güven veren, yaptıklarıyla gönüllere giren önümüzdeki seçimin kazananı olacak.
Bu açıdan AK Parti Murat Kurum tercihiyle İstanbul seçimlerinin favorisi. Kurum'un kendi deyimiyle sadece İstanbul'da değil, Anadolu'nun 80 ilinde izi var. Depremden sel ve yangın felaketine her olayda çizmelerini giyip o bölgelerde aylarca kalan bir Murat Kurum gerçeği var. Ama sadece o kadar değil, arkasında bir de somut ürettikleri duruyor
Hatta test edildiklerini de söyleyebiliriz. Bunu da en net biçimde birinci yılını dolduran ve "Küçük Kıyamet" denilen 6 Şubat deprem bölgesinde gördük. Hatırlayın, o depreme kadar sürekli eleştirilen TOKİ evleri, "rantsal proje" diyerek protesto edilen, mahkemelere taşınan kentsel dönüşüm projeleriyle yenilenen mahalleler bu açıdan iyi bir sınav verdi. Hiçbirinde ölümlere yol açan yıkımlar yaşanmadı.
Bu nedenle bugün Murat Kurum her gittiği yerde İstanbullulara göğsünü gere gere şöyle diyebiliyor:
"İstanbullulara söz. İstanbul'da tek bir riskli yapı kalmayıncaya kadar çalışacağız. Bunun için de ülkemizin kaderini değiştirecek kentsel dönüşüm hamlemizi süratle başlatacağız. Beş yılda 39 ilçemizde; yatay mimari eksenli, komşuluk ilişkilerini odağına alan, nüfusu tek bir kişi bile artırmayacak olan tam 650 bin konut inşa edeceğiz. 'Kolaylaştırıcı Dönüşüm Planı' dediğimiz gerekli imar düzenlemelerini hemen hayata geçireceğiz."
İstanbul'da başlatılacak böyle bir çaba aslında bir deprem ülkesi olan Türkiye için rol model olabilir. Olacağının işaretini de Başkan Erdoğan, AK Parti'nin yerel seçim beyannamesinde "Dirençli Şehirler" vaadini ilk sıraya koyarak verdi.
Peki bu sözlere, bu vaatlere sokaktaki insan nasıl bakıyor?
Bir süredir Kurum'un İstanbul'da yürüttüğü çalışmaları uzaktan ve halkın içinden izlemeye çalışıyorum. Gittiği her yerde en başta verdiği şu sözün karşılık bulduğunu görüyorum:
"Öyle 'Arada bir İstanbul'da olayım' demek yok. İstanbul'un her anında hep yanında olacağız. İhmalkârlık dönemi bitecek. Enerjimizi, bizi ilgilendirmeyen konulara değil, İstanbul için çalışmaya harcayacağız. Özverisizlik dönemi bitecek. Bizim mişle, mışla, cekle, cakla işimiz yok. Tam zamanlı belediye başkanlığı yapacağız..."
Esnafından işçisine, ev hanımından öğrencisine sokaktaki insan Kurum'a, yaptığı işlerden dolayı güven duyuyor ve bunu da açıkça ifade ediyor. Bir berberin söylediği şu sözler İstanbullunun bakışını özetliyor:
"Adam sahadan geliyor. Bu yüzden güven veriyor. Söz verdiyse yapar, çünkü yapmış... Depremde yıkılmayan TOKİ evleri ortada."