Kafkaslar'dan Irak ve Suriye'ye uzanan hatta birileri yine kirli oyun kuruyor. Sadece Karabağ üzerinden Kafkaslar değil, aynı zaman diliminde Suriye ve Irak'taki Kürt bölgeleri de karıştırılmak isteniyor.
Bir tarafta Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçılar, diğer tarafta PKK-YPG terör yapıları devreye sokuluyor. Amaç belli, her iki bölgede de kaos sürsün isteniyor. Kafkaslar'daki kirli oyun, Azerbaycan ve Türkiye'nin hızlı harekete geçmesiyle bozulsa da Irak-Suriye hattında tehlike sıcaklığını koruyor. İşin bir ucunda küresel güç ABD, diğer ucunda da bölgedeki kaostan beslenen İran var.
Bu açıdan Irak'ın Süleymaniye bölgesinde olup bitenler dikkat çekici. Zaten Türkiye de uzun zamandır o bölgeye fokuslanmış durumda. Orada Talabani güçleri ile PKK arasında yeni bir hat oluşturulmak isteniyor. Hedeflerinde de Türkiye ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, yani KDP var.
Süreci yakından izleyen Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de birkaç gün önce bölgede Türkiye ile KDP'ye yönelik saldırılara dikkat çekmiş ve Talabani güçlerini uyarmıştı:
"Süleymaniye'de terör faaliyetlerinin artmasıyla ilgili Bafıl Talabani sürekli olarak ikaz ediliyor. 'Lütfen terör örgütleriyle ilişkinizi kesin. Her halükârda sizin aleyhinize olacak' diye. Durum da böyle gelişiyor. Yaptıklarını, faaliyetlerini hepsini takip ediyoruz, biliyoruz. Tabii bunları hem Iraklı dostlarımızla hem KDP'li dostlarımızla da paylaşıyoruz. Ama daha sert bir hareketi de yapmak istemiyoruz. Açık açık bunlar söylendi, defalarca söylendi. Fakat bir türlü kimse kendine bir çekidüzen vermedi."
Bu uyarı kuşkusuz sadece PKK ve Talabani'ye yönelik değildi, arka planında ABD ve İran da vardı. Çünkü artık ABD'nin bölgeye ilişkin hesaplarında Türkiye ile iyi ilişkileri olan KDP yoktu, onun yerini "seküler PKK" ve İrancı Talabani güçleri almıştı.
Ayrıca KDP'ye saldırmak, PKK'nın tarihsel misyonu olduğu kadar Suriye'de yaşadığı sıkışmayı aşacak da bir formül. Böylece hem ABD ve İran'ın eli güçlenecek hem de Türkiye zorlanmış olacak.
Bu kirli hesap içinde sadece PKK baronları yok, Türkiye'deki HDP-YSP milletvekilleri de var. Onlar da geçtiğimiz günlerde KDP'ye karşı harekete geçti ve Silopi'de eylem yaptı. 5 YSP milletvekilinin Silopi'de bir araya gelmeleri, KDP'yi Türkiye ile işbirliği yaptı diye düşman ilan etmeleri, seçim ittifakı yaptıkları CHP'ye bir şey anlatıyor mu bilemem; ama Kürtlerden ciddi tepki aldığı çok açık.
Barzani hareketine bağlı Darka Mazı isimli haber sitesi, bu 5 milletvekilini "provokasyon kuklası" olarak niteliyor ve şöyle yazıyordu:
"PKK'nin ıslığı ile sözde halkın vekili olan isimler sahaya koştu. HDPYSP'li Berdan Öztürk, Keskin Bayındır, Saliha Aydeniz, Newroz Uysal, Sabahat Erdoğan Sarıtaş adlı beş vekil bu kez sahaya gönderilmiş. Bunlar vekil değil PKK'nin alandaki kuklaları."
***
İSTANBUL'DA BÜYÜK SINAV: KILIÇDAROĞLU MU İMAMOĞLU MU?
CHP içindeki iktidar savaşında bütün gözlerin çevrildiği İstanbul İl Başkanlığı için adaylar netleşti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun başını çektiği, Özgür Özel ve Erdoğan Toprak'ın desteklediği "değişimci"lerin adayının Özgür Çelik olduğu geçen cumartesi günü açıklandı.
Peki genel merkezin adayı kim olacaktı?
Kulislerde iki isim, Mehmet Ali Yüksel ve Selçuk Sarıyar öne çıkmıştı ama daha önce de yazdım, eğilim "Abi" formülünden yanaydı. Öyle de oldu. Dün Cemal Canpolat, olası adaylardan Yüksel ve Sarıyar'la bir araya gelerek son noktayı koydu. Böylece eski CHP İstanbul İl Başkanı Canpolat, genel merkezin yani Kemal Kılıçdaroğlu'nun adayı oldu.