Ağır seçim yenilgisi ve CHP'nin kurultay süreci, bir kez daha partinin "Abi"leri Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın'ı öne çıkardı.
Acaba onlar mı bu konuda çok hevesliler yoksa yeni ve güçlü bir siyasi aktör ortaya çıkmadığı için parti mi onlara muhtaç?
Bu sorunun cevabını CHP'lilerin oturup düşünmesinde yarar var. Aslında ikisi de doğru...
Onların çok hevesli oldukları çok açık.
İlk çıkışta zehir zemberek açıklamayla Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Çetin ve "değişimci" Öymen'in aklından geçti mi bilmiyorum ama Karayalçın'ın geçiş dönemi "Abi"liğine dünden razı olduğu biliniyor.
Ortada yeni olmayan CHP'ye özgü siyasi bir problem var. CHP, son 30-40 yılda merhum Deniz Baykal dışında güçlü bir lider çıkartamadı. O da "Anadolu Solu" dedi, Ricky Martin rolüne soyundu; ama ülkede güçlü bir CHP rüzgârı estiremedi. Parti geleneğinden geldiği halde karşısına çıkan Mustafa Sarıgül'ü de yerle bir edip parti dışına attı.
CHP'nin başında olan Kemal Kılıçdaroğlu da o makama doğal yollarla değil "kaset komplosu" ile geldi.
Ona karşı aday olan Muharrem İnce'nin başına gelenler ise çok daha rezilceydi. Gördüğünüz gibi CHP kendi çocuklarını yemede sınır tanımıyordu.
Bugün partide yaşanan kaos, bu iç kıyımın yansımasından başka bir şey değil. Seçim öncesini hatırlayın, CHP'yi destekleyen gazeteciler, "Artık muhalefetin çok sayıda cumhurbaşkanı adayı var" diye övünüp duruyordu. En çok da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'la övünüyorlardı. Oysa ikisi de CHP geleneğinden gelmiyordu.
Biri ANAP'tan, diğeri de MHP'den geliyordu. İster yerel ister genel seçim açısından bakın, bugün de CHP siyaseti ağırlıkla bu iki siyasi aktör etrafında dönüyor.
Peki CHP'nin çocukları nerede?
Neden yüzyıllık bir parti, kendi güçlü siyasi aktörlerini çıkartamıyor?
Hem sağcılardan şikâyet edip hem de sol liberallerle iş tutan sağcı siyasi aktörlerden medet ummak yüz yıllık bir partiye yakışır mı?
İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI'NA DA "ABİLER" GÖZ DİKTİ
Siyasi aktör ve "Abi" problemi sadece CHP liderliği düzeyinde değil, il örgütleri hatta belediye başkanlıklarında da yaşanıyor. Çok sayıda büyükşehir belediye başkanının sağ kökenli olduğu biliniyor. Ama en vahimi, İstanbul il düzeyinde yaşanan "Abi" formülü. Şu sıralarda İstanbul'daki mahalle seçimleri bitti. Battal İlgezdi, Bülent Kerimoğlu ve Ali Kılıç'ın öncülük ettiği Kılıçdaroğlu ekibinin açık ara önde olduğu biliniyor. Bu saatten sonra İmamoğlu çark eder mi bilemem; ama genel başkanlık yarışından vazgeçme ihtimali bu sonuca bağlanıyor.
Sırasıyla önce ilçe kongreleri, sonra da İstanbul İl Kongresi yapılacak.
Peki İstanbul İl Başkanı kim olacak?
Bugünlerde cevabı en çok merak edilen soru bu... Kulislerde 4 isimden söz ediliyor: Gürsel Tekin, Berhan Şimşek, Selçuk Sarıyar ve Mehmet Ali Yüksel.
Dikkatinizi çekmiştir, Tekin eski il başkanlığı, CHP genel sekreterliği ve genel başkan yardımcılığı yapmış bir isim. Şimşek de hem eski il başkanı hem de eski milletvekili. Ama hâlâ il başkanlığı "makamı" peşindeler. Yani burada da "Abi" formülü devrede. Sarıyar adını ise daha çok ABD gezisiyle duyduk. Parti kamuoyu ne kadar tanıyor belli değil. Parti gençlik kolları geleneğinden gelen tek isim ise Mehmet Ali Yüksel. Eski Kâğıthane CHP İlçe Başkanı Yüksel, en son Kılıçdaroğlu'nun siyasi başdanışmanı olmuştu. Şimdi il başkanlığı için yarışıyor.
Acaba CHP tabanı burada da "Abi" formülünü mü tercih edecek yoksa parti geleneğini mi?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz