Tarihi 14 Mayıs seçim sonuçları Yedili Masa muhalefetini şaşırttı ama masanın "şımarık çocuğu" HDP'yi şoke etti.
Bu sonucu hiç beklemiyorlardı. Öyle bir havaya girmişlerdi ki, cezaevlerinin kapıları kırılacak, özerklik ilan edilecek, Öcalan da serbest bırakılacaktı. Ne kol kola girdikleri Altılı Masa partilerinin "kör bıçak"lığı akıllarına geldi, ne de "ittifak" diye yutturdukları ABD taşeronluğuna Kürtlerin tepki göstereceği.
Tıpkı akıl hocalığına yükselttikleri "Yürü Bay Kemal" diye siyasi strateji çizen Selahattin Demirtaş gibi... O da bir zamanlar "Seni başkan yaptırmayacağız" demiş, halkın verdiği yüzde 13 oyu Kandil'e teslim etmiş, hendeklere selam durmuş, sonra da soluğu Edirne Cezaevi'nde almıştı.
O siyasi akıl, tarihi çözüm sürecini zehirleyen, ABD'ye peşkeş çeken bir akıldı ve sonunun hüsran olacağı da çok açıktı.
HALK DEĞİŞİMİ GÖRDÜ
Bu yüzden, seçimlerde ABD'yle iş tutan CHP ve İP'le bir araya gelmeleri tesadüf değildi. Görmedikleri ise halkın ve üzerinde siyaset yaptıkları siyasi zeminin çok değiştiği gerçeği... Artık sırtlarını dayadıkları terör örgütü nefes alamaz durumdaydı ve halk örgüt baskısından kurtulmuştu.
Bu yüzden seçim öncesi girdikleri "Yüzde 15 oy alacağız" havası tutmadı. CHP ve Kılıçdaroğlu'nu yüzde 60'larda gösteren anketçiler, onları da yanıltmıştı. Onlara göre en az yüzde 12 oy alacaklardı.
Ama tutmadı. Sandıklar açıldığında HDP'liler, 8.8 şiddetinde bir depremle sarsıldı. Kayıpları büyüktü. Sadece Kürtlerin ağırlıklı olduğu illerde değil, iddialı oldukları İstanbul'da, Aydın'da, Manisa'da ve Ankara'da ciddi oy ve milletvekili kaybettiler. İstanbul'da 12 milletvekili 7'ye düştü.
HDP NEDEN KAYBETTİ?
Ama asıl çarpıcı olan sayısal kayıpları değil, siyaseten "Kaybedenler Kulübü"ne dâhil olmalarıydı. Böylece "her seçimde kazanan" efsanesi bitmişti.
Bu PKK desteğiyle 1991'de çıktıkları siyaset sahnesindeki ilk düşüşleriydi ve "Kürt siyasetinde" yeni bir siyaset alanının açılacağının işaretiydi. Bundan sonra dağılma ve Türk solundan kopma süreci başlar.
Bu sonuçlarda CHP'ye benzemenin de katkısı var. CHP Kılıçdaroğlu döneminde HDP'lileşirken, HDP de CHP'lileşti. Seçim yenilgisine buldukları bahaneleri bile aynılaştı. Baksanıza, "büyük siyasetçi" Demirtaş yaptığı seçim analizinde CHP'nin 70 yıldır vazgeçmediği "oylar çalınıyor" bahanesine sığındı.
Oysa asıl sorun, şiddet destekli siyasetti ve HDP'li siyasetçilerin de bunun sürmesini istemeleriydi. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, "yeni siyasetten" kastettiği bu mu bilmiyorum ama yaptığı analizde "HDP'ye oy veren seçmenin dörtte biri bu seçimde HDP'yi desteklememiş" tespitini yapıyor ve şöyle diyordu:
"HDP'nin oy kaybetmesindeki en büyük faktör, 2015'ten bugüne yeni bir siyaset üretememiş olmasıdır. Türkiye şartları değişti, siyasetin şartları değişti. Bunun için de HDP'nin yeni bir siyasete ihtiyacı vardı ama bunu gerçekleştiremedi. Böyle olunca da seçmeninin desteğini kaybetti."
HDP'ye oy veren seçmen, değişimi gördü ve değişmeyen HDP'li Kürt siyasetçilere anlamlı bir ders verdi. Umudum yok ama umarım HDP yani yeni adıyla Yeşil Sol Parti, CHP gibi halkı suçlamaz ve buradan bir ders çıkartır.