Milyonlar yarın sandık başına gidecek ve o sandığa attığı bir oyla geleceğini belirleyecek. Tıpkı 14 Mayıs 1950'de olduğu gibi... O seçimde DP'nin zaferini gazeteler "Beyaz İhtilal" manşetiyle duyurmuştu. Tam 52 yıl sonra bu kez Sabah Gazetesi, 3 Kasım 2002'deki AK Parti'nin seçim zaferini "Anadolu İhtilali" olarak duyurdu.
Yarın yapılacak seçimin manşetini ise küresel emperyalizme karşı "ikinci" kez direnen halk sandıkta atacak.
Çünkü her kesimden insanımızın sandığa koşmak için o kadar çok gerekçesi var ki saymakla bitmez. O gerekçelerin en başında da darbelere ve son 10 yılda küresel emperyalizme karşı verilen varoluş mücadelesi geliyor. Bu mücadelenin siyasi lideri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dı.
Başkan Erdoğan, bir muhafazakâr devrimci olarak, o kadar çok tabu yıktı ki, sadece dindarların değil solcuların da, milliyetçilerin de hayalini hayata geçirdi. Bu yüzden her kesimden insanımızın sandığa gidecek "bir" gerekçesi var.
Eğer dindar-muhafazakârsanız ya da kendinizi Milli Görüşçü veya İslamcı olarak niteliyorsanız; başörtüsü yasağının kaldırılmasını, hayatın içinde yok sayılmaya son verilmesini, kamusal alan yasağının bitmesini bir yana koyun, o sandığa koşmanız için sadece;
Ayasofya'nın zincirlerinin kırılması yeter!
Eğer kendinizi laik, cumhuriyetçi ve Atatürkçü sayıyorsanız; Türkiye'yi "muasır medeniyet" seviyesine çıkarmak için atılan altyapı yatırımlarını, limanları, havaalanlarını, barajları, yerli otomobili, İmece uydusunu ve İstanbul'dan Pekin'e uzanan demiryolu hattını bir yana koyun, o sandığa koşmanız için sadece;
İstanbul'daki Atatürk Kültür Merkezi yeter!
Eğer kendinizi milliyetçi-ülkücü sayıyorsanız; ülke bütünlüğünün korunmasını, milli savunma için kendi uçağını, tankını, İHA ve SİHA'yı yapmayı bir yana koyun, o sandığı koşmanız için sadece;
Küresel güçlerin 30 yıldır çözmediği Azerbaycan'ın işgal altındaki toprağı Karabağ'ın özgürleşmesi yeter!
Eğer kendinizi sosyal demokrat sayıyorsanız; her ile bir üniversite ve bir havaalanı açılmasını, eski varoşların yaşanabilir kentlere dönüşmesini, işçi ve emekçilerin hayat standardının yükselmesini, 1 Mayıs'ın bayram ilan edilmesini bir yana koyun, o sandığı koşmak için sadece;
Ülkenin doğusuyla batısını eşitleyen yatırımlar yeter!
Eğer kendinizi sol Kemalist, sosyalist veya antiemperyalist sayıyorsanız; mazlum milletlere sahip çıkmayı, Afrika ve Asya'nın yoksul ülkelerine el uzatmayı, milyonlarca göçmene kucak açmayı bir yana koyun, o sandığa koşmanız için sadece;
BM kürsüsünden söylenen "Dünya 5'ten büyüktür" sözü yeter!
Eğer bir Kürt'seniz; dil ve kültür üzerindeki yasakların kaldırıldığı, ret ve inkâr politikalarından vazgeçildiği, üniversitelerde Kürtçe bölümler açıldığı, anadille propaganda yapıldığı, TRT Kürdi'de 24 saat Kürtçe yayın yapıldığı gerçeğini bir yana koyun, o sandığa gitmeniz için sadece;
Kürt şair Feqiye Teyran'ın eserlerinin basılması yeter!
Eğer Bektaşi geleneğinden geliyorsanız; yüzlerce cemevi açılmasını, her türlü hizmetin verilmesini, Alevi çalıştayları yapılmasını, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmasını bir yana koyun, o sandığa gitmeniz için sadece;
"Ben Alevi'yim" demek yeter!
Eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak artık Batı karşısında eziklik hissetmiyor, kendi doğalgazını buluyor, bordan katma değeri yüksek bor karbür üretiyor, nükleer santral yapabiliyor, uzaya hazırlanıyor ve buna inanıyorsan, o sandığa gitmen için sadece;
Bu özgüven yeter!
Türkiye Yüzyılı seçimi hayırlı olsun...