Başkan Erdoğan'ı siyaseten farklılaştıran, onu lider yapan onlarca özellik sayılabilir. Ama bir özelliği var ki, hepsinin önüne geçiyor: Seçme ve seçilme hakkına verdiği değer. Bunun için siyasi hayatı boyunca kapı kapı dolaşan, nefesi kesilene kadar kendini halka anlatan başka bir lider olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden 21 yıldır kimse onu sandıkta yenemedi. Hep oyunu artırarak bugünlere geldi. Oyu düştüğünde bile vazgeçmedi, yeniden yollara düştü.
Başbakanlığının son seçimi olan 27 Mart 2014'teki yerel seçimleri hatırlıyorum. Öncesinde yaşanan Gezi kalkışması, FETÖ kumpası ve TIR operasyonuyla başlayan saldırılara ve iftiralara, o iftiraları CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Meclis'e ve meydanlara taşımasına rağmen derdini millete anlatmaktan vazgeçmedi. Neler söylenmedi ki... Gün ve saat verilerek "kaçacak" iftirası bile atıldı. Ama yılmadı, sokak sokak, meydan meydan gezdi. Sesi kısılana kadar konuşmaktan vazgeçmedi.
SESİ KISILDI, SOSYAL MEDYA YIKILDI
O günlerde FETÖ'nün yayın organına dönüşen Cumhuriyet Gazetesi, "Erdoğan'ın sesi kısıldı, sosyal medya yıkıldı" manşetleri, pusuda bekleyen siyasiler de "İşi bitti" diye sevinç çığlıkları attı.
Oysa Erdoğan o kısık sesiyle meydanları terk etmiyor, şehir şehir dolaşıyordu. İnternetten bulup izleyin, o kısık sesle Van'da milyonlara şöyle sesleniyordu:
"Eski Türkiye'de kimlikler üzerinde, kültürler üzerinde yasaklar vardı. Cezaevlerinde bir annenin oğluyla kendi anadilinde konuşması yasaktı. Eski Türkiye'de diller yasaktı, düşünceler yasaktı. Türküler, şarkılar, kitaplar yasaktı. Klavyeler, harfler bile yasaktı."
O seçimin hemen arkasından 14 Ağustos 2014'te halkın ilk kez seçtiği cumhurbaşkanlığı seçimi geldi.
ERDOĞAN'A KARŞI 14 PARTİ BİRLEŞTİ
Tam 14 parti bugünkü gibi olmasa da Erdoğan'a karşı seçim işbirliği yaptı ve dört bir koldan saldırdılar ama yine başaramadılar... İki seçimde de ipi Başkan Erdoğan göğüsledi.
O günden sonra yapılan genel, yerel ve referandum dâhil her seçimi AK Parti birinci bitirirken, Başkan Erdoğan da yüzde 50'nin üzerinde oy aldı.
Bugün de siyasi kümelenme çok değişmiş değil. İktidar ile muhalefet arasında başa baş bir seçim mücadelesi yaşanacak gibi...
Üstelik iktidar, hem bugüne hem de geleceğe yönelik çok sayıda, Togg gibi, TCG Anadolu gibi, Hürkuş gibi, Karadeniz doğalgazı gibi, bor karbür ve güneş enerjisi paneli gibi "Türkiye Yüzılı"nın temellerini atan ve küresel prangalarını kıran kalıcı yatırımlar yapmasına rağmen...
Karşısında sadece "300 milyar dolar getireceğim" gibi gerçekçi olmayan "hayali" önerilere ve sürekli kriz üreten Yedili Masa partilerine rağmen bu tablo çok değişmiş değil. Bu kutuplaşmayı sadece halkın gönlünü kazanan aşabilir.
Başkan Erdoğan da yıllardır hep bunu yaptı ve yapıyor. En şanslı olduğu zamanlarda bile sokağı ve meydanları ihmal etmedi. Şimdi de dünyanın gözlerini çevirdiği 14 Mayıs seçimlerini "şansa" bırakmıyor, meydan meydan dolaşıyor.
Müthiş bir tempo, bu arada TV yayınlarını da ihmal etmiyor.
Önceki gün Ülke TV yayınında yaşadığı küçük rahatsızlık bu tempo açısından hiç şaşırtıcı değil. Ne olduğunu bizzat kendi sesinden dinledik:
"Tabii bu yoğun mesai içinde biz de zaman zaman böyle durumlarla karşılaşıyoruz. Sizlerden ve seyircilerimizden helallik diliyorum."
Buradan geçmiş olsun dileklerimi iletirken, şu notu da düşelim: Milyonların yüreği sızlarken, birileri de boş durmadı, içlerindeki zehri akıttı. Kalkışma, terör saldırıları, kuşatmalar ve darbelerle yenemedikleri Erdoğan'ın rahatsızlığına sevinecek kadar alçaldılar. Tıpkı geçmişteki FETÖ'cüler gibi...