Altılı Masa'daki aday rekabeti, yetki krizi ve istifa tehdidi masayı sallarken, umudunu o masaya bağlayan seçmenlerde de derin bir hayal kırıklığı yarattı. Ama en büyük hayal kırıklığını İBB Başkanı seçildiği andan itibaren "o makam" için hazırlanan Ekrem İmamoğlu yaşadı. Adı bir anda masanın dışına itildi. Hâlâ belirsizlik sürdüğü için umut var mı bilemem ama anladığım kadarıyla İmamoğlu geri adım atsa da çevresi atmış değil.
CHP'liler bu iş bitti deseler de Akşener ve İmamoğlu açısından en azından 13 Şubat'taki toplantıya kadar adaylık meselesi belirsizliğini sürdürür. Zaten İyi Parti'nin içi kaynıyor. Cihan Paçacı istifa etse de parti içinde Paçacı gibi düşünen Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu gibi çok sayıda siyasi aktör var ve rahatsızlar. Bu rahatsızlığın gerilimli geçen kongre sürecinde nelere yol açacağını da kimse kestiremiyor.
Benzer bir rahatsızlık, hayal kırıklığı yaşayan İmamoğlu ve çevresinde de var. Hatta şu bile deniyor: "Bu ruh haliyle İmamoğlu artık Anadolu turunu sürdüremez."
Tabii İyi Parti de masanın kaybedeni olarak varlığını sürdürmekte zorlanır. Hele klasik CHP zihniyetine teslim olup, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un deyimiyle "hile siyaseti"ne sığınması, "Cumhurbaşkanı Erdoğan bu seçimde aday olamaz" argümanına sarılması siyasi basiretsizliğin şahikası.
Partisini bu noktaya getiren Akşener, buradan geri dönebilir mi bilemem ama İmamoğlu'nun çevresinde enteresan bir hareketlenme var. İlk işareti İmamoğlu medyasının önde gelen ismi Soner Yalçın verdi. Bazı muhalif aktörlerin takıntı haline getirdiği, sonunda Altılı Masa'nın da çare olarak sarıldığı cumhurbaşkanının seçilmesiyle ilgili 101'inci maddeyi tartıştığı bir sırada Yalçın, bambaşka bir maddeye dikkat çekiyor; yasanın yedinci maddesine...
"Yasanın yedinci maddesindeki aday gösterilme bölümü daha çok ilgimi çekiyor:
- Cumhurbaşkanlığına; a) Siyasi parti grupları, b) En son yapılan milletvekili genel seçiminde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler, c) En az yüz bin seçmen aday gösterebilir."
Soner Yalçın, "İşte..." diyor ve ekliyor:
"Halkın karar alma sürecine katılımını sağlayan yüz bin seçmen vurgusunu önemsiyorum.
Yüz bin seçmen vurgusu, ülkemizde epeydir sorunlu temsili demokrasinin hayat bulması için hayati önemdedir, fırsattır..."
Katılmamak mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne "demokratik değil" diye saldıranların bahanesini elinden alan tarihi bir fırsat bu. Halkta karşılığınız varsa, siyasetinize güveniyorsanız ve cesursanız toplayın 100 bin imzayı aday olun. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek bunu yapıyor.
Peki, Yalçın bu maddeyi neden hatırlatıyor ve kime mesaj veriyor?
İBB Başkanı İmamoğlu olabilir mi? Sahi İmamoğlu 100 bin imza toplayıp aday olursa ne olur? Akşener ve HDP destekler mi? Aynı masaya oturmayanların aynı adayı desteklemelerinde de bir garabet var ama neyse...
İzlediğim kadarıyla ciddi bir siyasi mücadele geçmişi olmayan, Kaftancıoğlu'nun deyimiyle hazıra konan İmamoğlu, arkasında CHP olmadan böyle bir yolculuğa çıkmaz, çıkamaz. Çıkarsa sadece beni değil, CHP'yi de şaşırtır.