Her şeyin internet hızında değiştiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. En baba gündem bile en fazla bir iki gün sürüyor.
Saraçhane Operasyonu'nun işaret fişeğinin ateşlendiği o "çak" sahnesini hatırlayın. Eminim o an CHP içindeki "Ekremcilerin" havaya fırladığı ve "Bu iş bitti" dedikleri andı. Birkaç saat içinde müthiş bir rüzgâr esti ve "Gelmekte olan" yer değiştirdi.
Ama gördüğünüz gibi o rüzgâr uzun sürmedi. Saraçhane Operasyonu'nu "sosyal medyadan öğrendim" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, devreye girip birkaç gün içinde rüzgârı bitirmese de tersine çevirdi. Tuttu, tam o makamın sahibi havasına giren İmamoğlu'nu gruba çağırdı, karşısına oturttu. Önce sakin sakin uyardı:
"Herkes sabırla hareket ettiğimi bilir."
Sonra "Evladım" diyerek daha ince bir uyarı yaptı:
"Bizi yakından tanıyanlar bilir. Benim İmamoğlu ile ilişkim baba-oğul ilişkisi gibi. Kendisi CHP'nin evladı olduğu kadar benim de evladımdır."
Bu çıkıştan sonra Başkan Erdoğan'ın deyimiyle "yeni ebeveyni" Akşener de, İmamoğlu da suspus oldu.
Burada ilginç olan, Kılıçdaroğlu'nun "Evladım" diyerek baba-oğul arasındaki iktidar ilişkisine vurgu yapmasıydı. Bu bilinçli bir uyarı mıydı yoksa amaç Akşener'in elinden "evlat" kozunu almak mıydı bilemem ama geçen hafta gündeme taşıdığım, "CHP'nin Brütüsleri" yazımın üzerine gelmesi ilginç oldu.
Bununla ilgili son bir not aktaracağım, ama önce CHP'deki bu ayrışmanın nasıl seyredeceğine dönelim...
CHP YÖNETİMİNDEKİ KEMALCİLER-EKREMCİLER
Görünen o ki, Kılıçdaroğlu grup toplantısıyla hamle üstünlüğünü elde etti ve İmamoğlu'nu susturdu. Ama bu İmamoğlu'nun geri adım attığı ve kavganın bittiği anlamına gelmiyor. Küreselciler ve medyadaki Ekremciler ısrar ettiği gibi CHP içindeki Ekremci ekip de beklemede. Hem de MYK içinde...
İş öyle bir noktaya gelmiş ki orada bile ayrışma ciddi boyutlarda. CHP MYK'sında Kemalciler azınlıkta sayılıyor ve şöyle sıralanıyor: Oğuz Kaan Salıcı, Bülent Kuşoğlu, Veli Ağbaba, Ali Öztunç, Gamze İlgezdi ve Gülizar Karaca... Sadece birkaç kişinin ortada durduğu, diğerlerinin ise Ekremci olduğu söyleniyor.
Aynı ayrım milletvekillerinde de var. Milletvekilleri arasında da çok sayıda Ekremci olduğu biliniyor. Bilinenlerin başında ise Gökhan Zeybek, Özgür Karabat ve Turan Aydoğan var.
Bu ayrışmanın daha büyüğü ise İstanbul'da belediye başkanları ve ilçe başkanları arasında yaşanıyor. Net Ekremci olan başkanlar arasında Hasan Akgün, Kemal Çebi, Rıza Akpolat, Mehmet Murat Çalık, Muammer Keskin ve Gökhan Yüksel var...
Bu belediye başkanlarının irtibatta olduğu bütün ilçe başkanları da Ekremci.
Kılıçdaroğlu'na açık destek veren belediye başkanlarının sayısı da az: Battal İlgezdi, Bülent Kerimoğlu, Ali Kılıç, Şükrü Genç ve Turan Hançerli.
Bu ayrışma, geçmişte CHP içinde yaşanan sol-sosyal demokrat veya liberal-Kemalist hatta hizip ayrışmasından daha çok, "pozisyon" koruma ayrışmasına benziyor. Her iki ekibin de milli meselelerde ve küreselcilerle ilişkilerde birbirlerinden farklı bir bakış açıları yok.
Herkes pozisyonunu koruma derdinde. Bu durumda iç kavga ne kadar sürer bilinmez ama CHP'lilerin manidar bulduğu "evlat" göndermesi savaşın derinleşeceğini gösteriyor.
Nedeni de Sezar-Brütüs ilişkisinde yatıyor. Tarihçilere göre aslında Sezar bıçaklandığında, "Sen de mi Brütüs?" dememiş. Antik kaynaklara göre, "Kai su teknon?" yani Yunanca "Sen de mi oğlum?" demiş...
Sahi Kılıçdaroğlu gerçekten evlat ihanetine mi gönderme yaptı?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz