İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun siyasi şova ihtiyacı olduğu çok açık. Bu nedenle "hakaret" yargılanmasını siyasi şova dönüştürmekte hiç tereddüt etmedi. Daha yargılama sürerken binlerce insanı İstanbul Saraçhane'ye toplayarak, siyaseten başaramadığını şovla başarmanın hesabını yaptı. İşin ilginç tarafı, bu hesabın içinde "ablası" Meral Akşener de var.
Üstelik o da, daha karar açıklanmadan Ankara'dan yola çıkmış, Saraçhane'ye geleceğini açıklamıştı. Asıl şov da onun gelmesi ve mahkeme kararının açıklanmasından sonra yaşandı.
Tablo şaşırtıcıydı; YSK'ya hakaretten mahkûm olan İmamoğlu ve onun sevincini paylaşmak için koşa koşa Ankara'dan gelen Akşener, birbirlerine sarılıyor ve birbirlerini sevinçle kutluyorlardı.
Hakaretten mahkûm olan biri üzüleceğine seviniyordu. Hem de ne sevinç... Bu sevinç görüntüsü bile Akşenerİmamoğlu ikilisi arasında özel bir ilişki bulunduğunu ve aynı zamanda Kılıçdaroğlu'na karşı bir "kumpas" içinde olduklarını gösteriyordu.
Anlayacağınız Altılı Masa'da sıkışan Akşener ile İstanbul'da hizmet üretemeyen, sürekli irtifa kaybeden İmamoğlu, "mahkûmiyetten mağduriyet" çıkararak cumhurbaşkanlığı adaylığı derdindeydi.
Böylece İmamoğlu yeniden dirilirken Akşener de aday belirleyen aktör olarak "partisini" kurtaracaktı.
Yargılama süreci nasıl seyreder göreceğiz ama ondan daha önemlisi, bu hamlenin CHP'yi nasıl etkileyeceği ve Kılıçdaroğlu'nun olup bitenlere ne cevap vereceği?..
Kılıçdaroğlu, karar sonrası yaşananların adaylık sürecini etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin bir soruya şöyle cevap veriyordu: "Hayır etkilemez..."
Ama aynı şey çevresi için söylenemez. Karardan çok Akşener ile İmamoğlu'nun hızlı bir şekilde bir araya gelmeleri, sevinmeleri, Kılıçdaroğlu'nun çevresini şoke etmişti.
Ortak kanaatleri: "Bu olanlar adaylık konusunda epey yol almış Kemal Kılıçdaroğlu'na darbedir."
İki gündür Ankara'da CHP kulislerini izlerken, bu tespitlerin moral bozukluğu yarattığına da tanık oldum. Kimi, "Satıldık, ihanet edildik", kimi de "İçimizdeki düşman belli oldu. Artık çok daha sert bir mücadele yürüteceğiz" havasında.
Kılıçdaroğlu'nun Almanya gezisini yarıda kesip döndükten sonra olanlar bile Kılıçdaroğlu'na karşı kirli bir operasyon yapıldığının işareti. Mesela masadaki dostlarından Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu ve Gültekin Uysal arayıp geçmiş olsun derken, İmamoğlu'nun boynuna sarılıp sevinç çığlıkları atan Akşener'in hiç aramaması bu anlamda manidar bulunuyordu.
Olup bitenleri bir CHP'li şöyle anlattı:
"Altılı Masa artık yok hükmündedir. İttifakla bir karar çıkmayacağı anlaşıldı. Çünkü şu çok net: Akşener, masaya İmamoğlu'nu dayatarak emrivaki yapacak. Bu basit bir operasyon değil, bir darbedir..."
Gördüğünüz gibi davadan çok Kılıçdaroğlu'nun aday olmaması üzerine bir süreç örgütleniyor. Bu konuda zaten aylardır hem FETÖ'cülerin, hem de içimizdeki Amerikalıların bir çabası vardı. Şimdi onlar da bu yargı kararına dört elle sarılmaya başladı. Eğer bu dava olmasaydı da Kılıçdaroğlu'nun "küresel dostları" başka bir konu bulup ona bir operasyon çekeceklerdi. Mine Kırıkkanat'ın dosyası hâlâ zulada bekliyor. Çünkü onlara göre daha kullanışlı İmamoğlu varken, yıpranmış Kılıçdaroğlu işe yaramazdı. Ancak Kılıçdaroğlu'nun kolay lokma olmadığını da zaman gösterecek.
Doğrusu bu sonuçlara hiç şaşırmadım ama Ankara CHP kulislerinde, "Bu işin arkasında da FETÖ var" sözlerine çok şaşırdım. Her işte bir hayır var, kim bilir daha neler göreceğiz.