Altılı masanın 2 partisi CHP ve İyi Parti'nin ABD'den "icazet" alma yarışına girmeleri nasıl sonuçlanır bilemem ama Kemal Bey'den sonra Akşener'in, biraz daha dikkatli yol seçerek dublör kullanması da sonucu değiştirmeyecek. Çünkü ABD derin aklı, henüz destek vereceği adayın kim olacağına ilişkin bir ipucu vermedi. Verseydi ABD'den esen rüzgâr masada hemen hissedilirdi.
Aslında Washington'u da kararsızlığa iten, altılı masada yer alan partiler arasındaki aday yarışı... Güçlü biçimde öne çıkan biri yok. Bunun da tek müsebbibi Kılıçdaroğlu değil. İşi yarışa sürükleyen ise Kılıçdaroğlu'nun ısrarından çok Meral Akşener'in arka plan hesabı. Akşener'in, "Ben başbakan olacağım" sözüne bakmayın, o sözün içi çoktan boşaltıldı.
Masada herkesin bildiği ama adı konmayan bir oyun oynanıyor. İyi Partililer, başından beri fırsat buldukça "Genel Başkanımız aday olmalı" diye bas bas bağırdı. Hatta İyi Parti Genel Başkan Yardımcılarından İsmail Tatlıoğlu, Kılıçdaroğlu'nun adını anma gereği bile duymadı:
"Bugün üç aday Sayın Erdoğan'ı geçiyor: Meral Akşener, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu. O gün geldiğinde bu isimlerden hangisiyle daha iyi kazanılacağı belirlenecek ve seçilen isimle bir protokol yapılacak."
Akşener'in kendisi bile Kılıçdaroğlu'nun adaylığıyla ilgili bir soruya, "Ama yani bu şimdi iyi bir soru olmadı..." demişti.
Bugünlerde kulislerde bu gerçek çok daha konuşulur oldu.
Böylece sanki Akşener istemiyormuş da partililer zorluyormuş gibi bir hava estiriliyor. Oysa asıl isteyen Akşener'in kendisi. İyi Partililerin, Kılıçdaroğlu'nun adaylık sürecini başlattığı andan itibaren hep aynı şeyi söylemesi tesadüf değil.
Akşener'in zaman zaman kafaları karıştırmak ve CHP'yi sıkıştırmak için önce İmamoğlu'nu, sonra Yavaş'ı öne çıkaran siyaset izlemesi, gönül almak için Kılıçdaroğlu'na övgüler düzmesi sonucu değiştirmedi. Bazen yine aynı aktörlerle "merkez sağ" eksenli bir siyasi blok oluşturma fikrini devreye soktu. Hepsinin tek ortak noktası vardı: Kendi adaylığının altyapısını oluşturmak.
Bir süre önce konuştuğum İyi Parti'nin kuruluşuna katkı sunan eski ülkücü işadamı, ondaki bu isteği şöyle izah ediyordu:
"Akşener ölümüne aday olmak istiyor."
Çünkü bir kadın genel başkan olarak, kadınlardan yüksek oy alacağına ve bazı anketçilerin İyi Parti'nin oy oranını yüzde 18-20 arasında göstermesine ciddi ciddi inanıyor. Dahası, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını desteklemesi durumunda partisinin oy kaybedeceğini de görüyor ve bundan çok korkuyor.
Bütün bunlar Akşener'in aday olmak istediğine işaret ediyor. Gerçi CHP'liler büyük oranda Kılıçdaroğlu ile anlaştığını söylüyor ama Akşener cephesindeki hava hiç öyle değil. Orada, "Akşener'in aday olmak dışında başka şansı yok" deniliyor.
Akşener, şimdi masayı dağıtma işini Kılıçdaroğlu'nun sırtına yükleyip masadan kaçma planları yapıyor. Daha önce de yazdım, işi hiç kolay değil, karşısında Kılıçdaroğlu gibi önüne geleni elimine eden bir siyasi aktör var; küresel güç merkezlerinin yani ABD'nin icazet verip vermeyeceği gerçeği var ve pusuda bekleyen İmamoğlu var...
Onlara açık meydan okuyamayacağına göre her ihtimalde işi zor...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz