Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, ilk adımını İstanbul'da attığı Kültür Yolu Festivalleri artık bir geleneğe ve kalıcılaşan bir markaya dönüşüyor. Hatta dönüştü bile diyebiliriz.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy şöyle diyor:
"Kültür yolları, tarihle şimdiki zaman arasında bağ kuran, yeni kuşakları ait oldukları medeniyetle buluşturan, geleneği geleceğe taşıyan geçitlerdir. Bu yüzden bu kadim topraklar aşinadır keşiflere, tanışmalara, karşılaşmalara, kaynaşmalara, paylaşmalara..."
Bu keşfin yeni adresi de Diyarbakır'dı. Biz de bir grup gazeteci, akademisyen, ünlü şefler ve yemek yazarlarıyla Diyarbakır'dayız.
Keşif yolculuğuna başlarken, ilk durağımız Suriçi yeni haliyle insanı umutlandırıyor. Umutlandırıyor çünkü çok değil birkaç yıl önce, terörün yakıp yıktığı, derin acıların yaşandığı bir Suriçi vardı ve insanı kahrediyordu. Artık Diyarbakır Analarının direndiği şehirde terör baskısı yok ve o kara günler geride kaldı. Şimdi cıvıl cıvıl yaşayan bir Suriçi ve her köşesinde bir etkinlik olan canlı bir Diyarbakır var. Tiyatro, müzik, sinema, sergi, söyleşi, resim ve gastronomi gösterileri gibi onlarca etkinlik müthiş bir canlılık getirmiş Diyarbakır'a... Diyarbakır'ın yüzü gülüyor.
Yılmaz Erdoğan'ı, Nihat Hatipoğlu'nu veya dengbejleri dinleyebilir, Refik Anadol'un Rönesans Rüyaları veya İtalyan ressamları sergilerini gezebilir ya da Kuşların Talebesi Feqye Teyran Müzikaliyle tarihe gidip, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'yla soluk alıp Diyarbakır'ın zenginlikleriyle bulaşabilirsiniz. Seçenek çok...
Dahası da var. Onu da Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan anlattı. Suriçi'nde bir cafede buluşup hem sohbet ettik hem de yanı başımızda Türkçe-Kürtçe türküler eşliğinde Diyarbakırlılarla halay çektik.
Demircan, Sur Kültür Yolu Festivali'ni anlatırken, heyecanını saklayamıyor:
"Müthiş bir ilgi var. Biz bu yola çıkarken sadece konserlerin, sergilerin olduğu bir etkinlik planlamadık. Festivallerimizle hem şehirlerin kültür ve sanat değerlerini herkesin ulaşabileceği bir yere taşıyoruz, hem de kalıcı eserler yaratıyoruz. Sur Kültür Yolu Festivali de bu anlamda sadece 9 günlük bir kültür sanat etkinliği değil, Diyarbakır'a kalıcı değerler kazandıracak bir festivaldir."
O değerlerden biri de mutfak zenginliği... Sanıyorum pek bilinmiyor, buğdayın ilk keşfedildiği, ilk ekmeğin yapıldığı Mezopotamya coğrafyasının özeti Diyarbakır mutfağı, inanılmaz zengin bir mutfak... Bu gerçeği iki gün boyunca, Osmanlı mutfağının yeniden canlanmasına büyük katkı veren ve "Damak tadı filozofu..." olarak bilinen Vedat Başaran'la konuştuk. Bu konuyu önümüzdeki haftaya bırakıp biraz da Diyarbakır'ın siyasi havasına dönelim...
Bu kez Diyarbakır'da siyasi hava, bırakın bir yılı bir ay öncesine göre bile çok değişmiş. Artık HDP'ye yakın veya muhalif isimler bile, "çözüm" beklentileri farklı olsa da şu sözler duyuluyor: "Çözerse yine Erdoğan çözer..."
Kuşkusuz siyasi havanın değişmesinde Başkan Erdoğan'ın küresel hamlelerinin, içeride Alevi Bektaşi Başkanlığı gibi "sessiz devrim" adımlarının katkısı büyük ama 6'lı masadaki kavgalı görüntünün de etkisi var. Bir Diyarbakırlı şöyle diyor:
"Bir ay önce Cumhur ittifakının işi zordu, şimdi ise ciddi fark atar."
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz