İlk kez AK Parti döneminde Kürtlerin nefes aldığı bütün çözüm süreçlerine karşı çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi cumhurbaşkanı adayı olacak ya, soluğu yakın tarihimizin en acı ve aynı zamanda en kirli tuzağının kurulduğu Uludere'de (Roboski) aldı. Uludere denince 28 Aralık 2011 tarihinde yaşanan o olayı hatırlamamak mümkün değil.
O tarihe kadar Türkiye'de müthiş bir değişim rüzgârı esiyordu. Yüzyıldır çözümsüz kalmış ne kadar sorun varsa hepsi masadaydı. En başta da Kürt meselesi...
Yüzde 50'ye yakın oyla iktidarını sürdüren AK Parti, müthiş bir özgüvenle Kürt meselesini çözmek için Oslo sürecini başlatmıştı.
Ama olmadı, içeriden ve dışarıdan birileri devreye girdi. Önce KCK operasyonuyla içerideki, sonra da Oslo süreciyle dışarıdaki "çözüm havası" sabote edildi.
Uludere katliamı tam bu zaman diliminde gerçekleşti. Türkiye-İran sınırında katırlarla mazot kaçakçılığı yapan köylüler, PKK'lı terörist sanılarak bombalandı. Çoğu çocuk tam 34 vatandaşımız katledildi.
İşte CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu o köylülerle helalleşmeye gitti.
Peki o olay neydi?
Ne yazık ki Kılıçdaroğlu ve partisi bu olayın nasıl bir tuzak olduğunu, asıl amacın dönemin Başbakanı Erdoğan üzerinden Türkler ile Kürtleri düşmanlaştırdığını görmedi, görmek istemedi. 15 Temmuz darbe girişiminde gördük, o bölgede görev yapan subayların çoğu FETÖ'cüydü.
FETÖ ve doğal olarak ABD, öyle kirli bir tuzak kurdu ki, kimse neyin ne olduğunu fark edemedi. Çünkü herkes işin içindeydi. Bu karmaşıklık CHP'nin de bugün gizli ortaklık yaptığı HDP'nin de işine geldi ve bol bol kullandılar.
O günlerde Selahattin Demirtaş şöyle diyordu: "Açık konuşalım, bu katliamın emrini Tayyip Erdoğan verdiği için üstüne gitmiyor."
Bütün dertleri Erdoğan'ın Kürtler nezdindeki itibarını zedelemekti.
'HEPSİNİ CEMAAT YAPTI'
Daha önce de yazdım, Demirtaş gerçeği bildiği halde sustu. Bakın Demirtaş'ın "Serok"u Öcalan, İmralı Tutanakları'nda ne diyor:
"Ben size daha büyük boyutlarını göstermek için tarihi ve günceli birlikte değerlendiriyorum. Küresel sistem, CIA, Gladyo var. MİT'in müzakere kanadını havaya uçurmaya çalışıyorlar. Bu paralel devleti anlayın diye burada bir savaş yürüttüm. Roboski, 9 Ocak, on bin kişilik KCK tutuklamalarının bunların işi olduğunu söylüyorum. Bunların hepsini cemaat yapıyor."
Bütün bunlar medyada yer almasına rağmen Demirtaş dahil HDP'li tek yetkili, Öcalan'ın bu söylediklerini seslendirmedi. Tam aksine gidip FETÖ ile işbirliği yaptılar. CHP'liler de aynı şeyi yaptı.
DİYARBAKIR ANNELERİ
Kılıçdaroğlu, Uludere'ye gidip "helalleşelim" ve "olayın aydınlatılması lazım" diyor ve acı yaşayan annelere sesleniyor: "Ama bir şekliyle annelerin acılarının dindirilmesi lazım."
Gerçeği görmek istemediği o kadar açık ki... Gerçeği görmek istese Uludere'deki annelerin acısını anlayan biri, döner Diyarbakır annelerinin feryadına kulak verir. İstese gider ittifak yaptığı HDP'yle birlikte o çocukları annelerine teslim eder. Ama HDP'yi kızdırmaktan korktuğu için o annelerin çadırına bile gidemiyor.
Bu yüzden helalleşme siyaseti, sahici ve samimi değil.
Samimi olması için Kılıçdaroğlu'nun gerçek bir helalleşme hamlesi yapması gerekiyor. Adresi de belli, kendi memleketi Nazımiye'nin de bulunduğu Dersim... Eğer Kılıçdaroğlu gerçekten bir helalleşme yapacaksa, önce oraya gitmeli.
Oraları da Sabiha Gökçen uçaklarla bombalamıştı, tıpkı Uludere gibi... Üstelik o zaman partiniz CHP baştaydı ve İsmet Paşa başbakandı. Böylece kendi partiniz adına kendi halkınızla helalleşerek samimi bir adım atmış olursunuz. Var mısınız?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz