Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

‘Ben bir insanım’ çığlığı

Türkler, Almanya'da sık sık Neonazi saldırılarına uğradı ve ağır bedeller ödedi. İlk olaylar yaşandığında, hepimiz, "Yahudi soykırımı gibi insanlık suçunun işlendiği bir ülkede böyle şeyler bir daha yaşanmaz" diye düşündük ama yaşandı. Sonra "Bizde bu tür bir ırkçılık olmaz ve bize yansımaz" dedik, şimdi o da en azından bir kesimde olmaya başladı.
Bir süredir Türkiye'de başta Suriyeliler olmak üzere göçmenlere karşı ırkçı bir saldırı var ve giderek de artıyor. Tabii bu saldırı durduk yerde ortaya çıkmıyor, körükleyen ve kışkırtan siyasi partiler ve siyasi aktörler var. Onların ısrarlı kışkırtmalarıyla artık ırkçılık sokağa da sıçradı.
Üst üste yaşanan şu iki olaya bakın. Sosyal medyada mutlaka bulup izleyin. İlk olay İstanbul Üsküdar Meydanı'nda yaşandı. Karşımızda hem öğrenci hem de çalışan ve çok güzel Türkçe konuşan 17 yaşında Suriyeli bir genç var. Bir anda çevresi ırkçılarla sarılıyor. Kadın erkek, yaşlı genç fark etmiyor, hepsi o çocuğa saldırıyor ve aşağılıyorlar. Sanki karşımızda "Mississippi Yanıyor" filmindeki Ku Klux Klan üyesi ırkçı beyazlar var.
Ama o 17 yaşındaki Suriyeli genç öyle bir çığlık atıyor ki dehşete düşmemek, "Ne ara bu hale geldik?" diye düşünmemek, hatta utanmamak ama aynı zamanda da umutlanmamak mümkün değil.
"Ben kimim? Ben bir insanım!"
İkinci olayın yaşandığı yer ise Ankara... Bu da ırkçılığın nasıl sınır tanımadığını ve nasıl bir saçmalığı yol açabileceğini göstermek açısından çarpıcı. Karşımızda yine bir genç var. Bu kez genç Ankara'nın Haymana ilçesinden. Yaşlı biriyle aralarında şöyle bir konuşma geçiyor:
- Nerelisin sen?
- Haymanalıyım...
- Ne işin var burada?
- Çalışıyorum...
- Oğlum vatanını niye terk ettin?
- Ne vatanı, Haymana Ankara'da, Suriye'de mi?
İnsanımız bu hale nasıl geldi veya getirildi dersiniz? Sorunun cevabı, başta CHP ve İP olmak üzere birçok parti ve siyasi aktörün izlediği ırkçı ve ötekileştirici göçmen siyasetinde saklı...
Bırakın ırkçılık konusunda sınır tanımayan Ümit Özdağ'ı veya İyi Partili bir siyasi aktörü, kendisini "solcu ve sosyal demokrat" diye tanımlayan, hatta son dönemde herkesle "helalleşme" yolculuğuna çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu söyledikleri sokakta olanların nedenini anlatmaya yeter de artar bile:
"Sizin mağduriyetinizin sebebi sığınmacılardır. Hükümet size vermesi gereken paraları onlara akıtıyor. Onlar birinci sınıf vatandaş, siz ikinci."
"Benim gencecik filinta gibi evlatlarım Suriye'de şehit olacak, onların gençleri bizim sahillerde denize girecekler, tatil yapacaklar, eğlenecek, volta atacak, fiyaka satacak."
Bu sözlerin söylendiği bir parti, sosyal demokrat olabilir mi? O partide ve o partinin etkilediği sosyolojide ırkçılık yükselmez de ne yükselir?
Ama ne yazık ki bu ırkçı söylemlerin bedelini, o söylemleri yıllardır eken siyasetçiler değil, o masum çocuklar ve bütün toplum ödüyor. İnsan haklarından, demokrasiden, adalet ve hukuktan bahsedenlerin dönüp bu siyaseti üreten partilerine bakmalarında yarar var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA