Muhalefet partilerinden hiçbiri umut olacak siyaset üretemediği için aylardır kimin aday olacağı tartışılıyor. Bir süredir CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hepsinden bir adım öne geçse de henüz kabul görmüş değil.
Değil çünkü Kılıçdaroğlu'nun adaylığını istemeyenler var. İstemeyenler de öyle iktidar partisi ve muhalefetteki rakipleri falan değil, bizzat CHP içindeki rakipleri. Aylar önce işin buraya varacağını, Kılıçdaroğlu'nu itibarsızlaştırmak için bir gerekçe bulacaklarını, uydurdukları gerekçe tutmazsa dosyaların açılacağını yazmıştım. Bugün o noktadayız. Başta Batılı vakıflarca fonlanan medya mecraları olmak üzere Kılıçdaroğlu'nun Aleviliği üzerinden iğrenç bir kampanya başlatılmış durumda.
Aleviliğin sorun olacağını söyleyenlerin çoğu da CHP içi ve dışı solcular...
Tartışma açık açık CHP içinden başlatıldı. Bu da tesadüf değil, bizzat ABD ve AB lobilerinin desteklediği güçler tarafından CHP içine taşındı. İlginç değil mi, bugüne kadar Kılıçdaroğlu'nun Amerikancılığını, FETÖ-CIA işbirliğiyle organize edilen "kaset komplosu"yla CHP'nin başına getirildiğini dert eden yok ama Aleviliği dert ediliyor.
Tabii bu ABD'nin Kılıçdaroğlu'nu gözden çıkardığı anlamına gelmiyor. Büyük ihtimalle CHP içinde ve çevresinde cirit atan yeni Graham Fuller'ler, Ekrem İmamoğlu ve Abdullah Gül gibi isimlerle Kılıçdaroğlu'nu test ediyor.
İpi kimin göğüsleyeceğine bakıyorlar. Bu açıdan medya savaşları önemli. Birçok mecrada Alevi meselesi sıkça yazılır oldu.
Mesela yazar Soner Yalçın, son 10 günde iki köşe yazısını tamamen buna ayırdı. Önce "Peki 2023 seçimlerini Kılıçdaroğlu kaybederse ne olacak?" gibi bir felaket tablosu çizdi. Sonra bu felaket senaryosu etkili olmadı ki, Alevi kimliğinin Cumhuriyet'in ilk yıllarında nasıl inkâr edildiğini bir yana bırakıp, rahmetli olan Alevi bir gazetecinin başına gelenler üzerinden korku pompaladı.
Ama nedense kankası İmamoğlu'nun aday olup da kazanamaması durumunda nasıl bir felaket yaşanacağı ihtimaline hiç değinmedi.
Aslında bu konu bir süredir CHP yandaşlarının gündeminde. Geçen yıl Murat Yetkin, "Maalesef" diyerek CHP içinde, "Kılıçdaroğlu'nun Alevi inancında olması üzerinden yürütülen bir psikolojik propaganda çalışması olduğu"na değindi. CIA'nın yaptığı en iyi şey bu...
İşin ilginç tarafı, 6'lı 28 Şubat İttifakı içindeki sağcı ve muhafazakârların da bu kampanyayı ellerini ovuşturarak izliyor olmaları. Şu ana kadar hiçbiri "Kılıçdaroğlu aday olsun" demedi.
Çünkü onların bir kısmının aklında da Meral Akşener var. "Başbakan olacağım" diye hedef şaşırtan Akşener'in adamları da tıpkı CHP içindeki Ekremciler gibi el altında Kılıçdaroğlu'nun Aleviliğini yayarak sıranın kendilerine gelmesini bekliyor.
Bu sayıyı artırmak mümkün...
İmamoğlu'nun fonladığı onlarca internet sitesine yazı yazılıp Halk TV dahil birçok televizyonda Kılıçdaroğlu'nun adaylığına "Alevi" olması gerekçesiyle bazen açık bazen üstü kapalı karşı çıkılıyor.
Kılıçdaroğlu bu çok yönlü sıkıştırmadan nasıl çıkar bilemem ama yakın tarihin siyasi gelişmelerine tanıklık eden yazar İsmail Nacar'ın bir önerisi var, şöyle diyor:
"Alevi tartışmasını CHP içine bizzat ABD taşıdı. Bu nedenle Kemal Bey, önce ABD'yi ikna etmeli..."
Kılıçdaroğlu, ABD'yi ikna edebilir mi belli değil ama bu tablo ve İmamoğlu'nun kendi sosyolojisine "Akıllı ol" diyerek irtifa kaybetmesi Batılı lobilerin de kafasını karıştırmış durumda. Yeniden "Kraliçe'nin Adamı" devreye girerse şaşırmamak gerekiyor.