Dünyanın pürdikkat izlediği NATO eksenli bir süreç yaşanıyor. İsveç ve Finlandiya, NATO üyesi olmak istiyor ve işin arkasında da ABD var. ABD'nin Rusya'yı sıkıştırmak için attığı bu adım, basit bir adım değil. Küresel bir gerginliğe, hatta üçüncü dünya savaşına bile yol açabileceği öngörülüyor.
Tam bu noktada dünya, Türkiye'nin nasıl tavır koyacağını merak ediyor. Ediyor, çünkü bu iki ülkenin NATO üyesi olması için Türkiye'nin onayı gerekiyor.
Türkiye'nin tavrını da Başkan Erdoğan açıkladı:
"Pazartesi günü Türkiye'ye geleceklermiş. Bizi ikna etmeye mi gelecekler, kusura bakmasınlar, yorulmasınlar. Her şeyden önce Türkiye'ye yaptırım uygulayanların bu süreç içerisinde bir güvenlik örgütü olan NATO'ya girmelerine biz 'evet' demeyiz."
Batı'yla ilişkilerimizde çok az yakaladığımız tarihi bir fırsatın eşiğindeyiz. NATO üyesi olan, Batı yolculuğunu sürdüren Türkiye, ne yazık ki en büyük engeli de bizzat o Batı'dan gördü. Teröre destek verdiler, ambargo koydular ve "hasım" diye niteleyerek yaptırım uyguladılar.
Belki de ilk kez teröre destek veren Batı'nın ikiyüzlülüğünü açığa çıkartan bir fırsat yakalandı.
Peki, bu noktada Türkiye'deki muhalefet ne yapıyor?
Bırakın hiçbirinin sesinin çıkmamasını, tam tersine muhalefet bambaşka bir operasyon içinde... Küresel siyasetteki gelişmelere dönüp bakan yok. Bütün muhalefet iç siyasette gerginliği yükseltmekle meşgul. İnanılır gibi değil ama yıllar önce "yeşil alan olsun" dedikleri Atatürk Havalimanı'nın "yeşil" olmaması için yeri göğü inletiyorlar.
İşin başını da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çekiyor. Önüne gelen herkesi de "vatan haini" ilan ederek şöyle diyor:
"Bu işte yer almış herkese son bir lafım olsun: Bu iş 'Talimat aldım, mecburdum' diyeceğiniz bir iş değildir, bunun adı vatana ihanettir. Siz de sorumlu olacaksınız. Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir.
GAYRİ NİZAMİ HARP YÖNTEMİ
Bu akıl tutulması falan değil, düpedüz gayri nizami harp yöntemidir. Türkiye'yi sıkıştırma operasyonudur. Öyle olmasa CHP gibi bir partinin başındaki isim, Türkiye'nin NATO ile ilişkilerini, İsveç'in PKK'ya desteğini, Türkiye'ye ambargo uygulamasını bir kenara itip yalan bir gündemle uğraşmazdı.
Aslında bu durum, Kılıçdaroğlu gerçeğini bilenleri hiç şaşırtmadı. "Kaset komplosu" ile gelen bir siyasi aktör olarak o üzerine düşeni 15 Temmuz'da yaptığı gibi şimdi de yapıyor.
Peki, CHP aklına ne oldu?
Rahmetli Uğur Mumcu'nun deyimiyle "Gardırop Atatürkçüleri"ni "Atatürk ismi siliniyor" diye tuzağa düşürdüğü belli de gerçek Atatürkçüler, yurtseverler, antiemperyalistler neden bu kaba operasyonu görmüyor?
Şu hale bakın, Türkiye'nin solcuları, Kemalistleri yıllar yılı mücadele etmekle övündükleri NATO meselesini bir yana bırakıp havaalanı "yeşil olsun mu olmasın mı?" meselesini tartışıyor. Bu işte bir bityeniği yok mu?
'KÖR BIÇAK...'
Kılıçdaroğlu, bu operasyonuyla, iktidarı iç karışıklıkla rahatsız ederek nasıl Kaftancıoğlulaştığını gösterdi.
Bu konuda yalnız da değil, HDP ve "proje partisi" İyi Parti de destek verdi. Başka kimler destek verecek göreceğiz ama özellikle Kürtler açısından olası bir Kılıçdaroğlu iktidarının nasıl "kör bıçak" olacağını yazar Orhan Miroğlu şu sözlerle hatırlattı:
"İster istemez merak ediyoruz. CHP iktidarında 'vatan hainleri' başka nerelerde aranacak. Bazı 'vatan hainlerine özel muamele' uygulamasında, Sırrı Süreyya Önder'in sizin muhtemel iktidarınızı tarif ederken söylediği o elinde 'kör bıçaklarla' dolaşan birtakım insanlar da olacak mı?"
Sahi bu tabloya bakınca kim vatan haini, kim değil?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz