Türkiye çok enteresan bir süreçten geçiyor. Dünyadaki pandemi ve Ukrayna- Rusya çatışmasının getirdiği derin sarsıntıya rağmen Türkiye'nin makro düzeydeki ekonomik göstergeleri hiç de fena değil. Sanayiden tarıma üretim zinciri devam ediyor ve ihracatta rekorlar kırılıyor.
Ama ilginçtir aynı zamanda akıl almaz bir hayat pahalılığı var ve enflasyon da dizginlenemiyor. Hükümet bu paradoksu nasıl aşar bilemem ama şu gerçek gözle görülüyor: Halk hâlâ iktidara verdiği krediyi sürdürüyor. Bunu halkın muhalefet partilerine yönelmemesinden de anlıyoruz.
Sokakta da bu görülüyor. Zaman zaman muhalefet partileri "AK Partililer sokağa çıkamıyor" diye eleştirseler de bu sözler gerçeği yansıtmıyor. Bunu da bizzat AK Parti İstanbul İl Teşkilatı'nın ramazan ayının son günlerinden itibaren düzenlediği ve birkaçına katıldığım sokak çalışmalarında gördüm.
AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, ev ev, sokak sokak gezen, vatandaşın şikâyetlerine kulak veren sessiz ve derinden etkili bir çalışma sistemi kurmuş... Yardımcıları, ilçe başkanları, kadın ve gençlik kolları gösteriye dönüştürmeden toplumun en mağdur insanlarının yaşadığı evlere giriyor, onların sorunlarını bire bir yerinde görüp çözüyorlar. Bu gezmelerde vatandaşın merak ettiği siyasi sorulara da cevap veriliyor.
Bu gezilerde dikkatimi çeken şey ise o evlerde yaşayan yoksul insanların mütevazılığı. Hiçbiri yaşadıkları yoksulluğun siyaset malzemesi yapılmasını istemiyor. Muhalefet buradan bir ders çıkartır mı bilemem ama bugün eğer yaşanan onca ekonomik sıkıntıya rağmen vatandaş hâlâ yüzünü muhalefete dönmüyorsa bunda Başkan Erdoğan sevgisi kadar, örgütün vatandaşa dokunan çalışmalarının da katkısı var. Sadece şu rakam bile yeterli: AK Parti İstanbul İl Örgütü son bir ayda 136 bini aşkın evi ziyaret edip o ailelerle gönül bağı kurmuş.
Hâlâ AK Parti'nin neden birinci parti olduğunu merak eden var mı?
***
M'EXPO, İSTANBUL'A DEĞER KATACAK
Bir hayaliniz varsa ve emek veriyorsanız eninde sonunda onu gerçekleştirebilirsiniz. Ama eğer bir hayaliniz yoksa ister bir ülkeyi, ister dünyanın en güzel şehrini yönetin "bahane" üretmekten öteye geçemezsiniz. Türkiye'de her ikisine de örnek çok.
Bir süre önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul Maltepelileri sevindirecek bir müjde verdi: İstanbul Maltepe'de M'Expo Fuarı kurulacak.
Bakan Kurum şöyle diyordu:
"Nurettin Baransel kışlamız var. Bu kışlada 500 bin metrekare alanı hem ulusal hem de uluslararası fuarların yapılabileceği bir alan olarak kurduk. İnşallah kısa zaman içinde bir fuar merkezini de Maltepe'mize kazandırmış oluyoruz."
Bu haber kuşkusuz İstanbulluları sevindirdi ama en çok da Maltepe'nin CHP'li Belediye Başkanı Ali Kılıç'ı sevindirdi. Kılıç tam 8 yıldır bu fuarı gerçekleştirmek için kapı kapı dolaşmış ve nihayet amacına ulaşmıştı. Heyecanını şöyle anlatıyordu:
"M'Expo Fuar Projemiz bir kalkınma ve istihdam projesi. 8 yıl önce büyük bir inançla bu yola çıktım. Önce Maltepe halkına projemizi sundum. Mahalle toplantıları yaptım. Maltepe halkı da bana inandı, destek verdi. Projemize sahip çıktı. Ben o güçle bakanlarımıza, Sayın Cumhurbaşkanı'mıza projemizi sundum. Onay aldım. Sayın Bakanımız Murat Kurum'un Maltepe'mizi ziyaret ederek projenin müjdesini vermesi beni de çok mutlu etti. Kendilerine teşekkür ediyorum."
M'Expo Fuarı, sadece Türk sanayisi ve tarımı için değil bölge ülkelerine de hitap edecek müthiş bir vizyon projesi.