PKK, sadece dağa çıkan, terör ve şiddetle "hak" elde etmeye çalışan bir örgüt değil, aynı zamanda küresel ve bölgesel güçlerin kullandığı bir aparat. Böyle olduğu için de hâlâ varlığını sürdürüyor. Bu o kadar net ki, ABD ve Batı Bloku da artık bir terör örgütüne açık açık destek vermeyi saklamıyor. İran'ın PKK'yla yakın ilişkili olduğu ve zaman zaman kullandığı da gizli saklı değil. Bugün PKK'nın başında olan Cemil Bayık ile İran istihbaratının özel ilişkisi çok iyi biliniyor. Bunlara farklı beklentileri olan İsrail ve bazı Arap devletlerini de ekleyebiliriz.
Bu tablonun en önemli amacı, bölgede etkili olmasından korkulan Türkiye'nin önüne set çekmektir. Türkiye sorunlarını çözer ve bölgede etkili olursa, bu Irak'a, Suriye'ye, Arap ülkelerine, hatta İran'a da yansır.
İşte bu tarihi arka plan nedeniyle Türkiye, PKK terörüne karşı yürüttüğü mücadelede, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yeni bir aşamaya geçti. FETÖ'den arınan Silahlı Kuvvetler artık, sınır ötesi harekât yapıp geri dönmüyor, girdiği bölgeleri terörden temizliyor ve terörsüz yaşam alanları oluşturuyor.
Dün tam da bu stratejiye uygun yeni bir harekâtın başlatıldığını Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar açıkladı. Silahlı Kuvvetler, Irak'ın kuzeyinde yer alan Metina, Zap ve Avaşin-Basyan bölgelerini terörden temizlemek için karadan ve havadan "Pençe-Kilit Operasyonu"nu başlattı.
Türkiye ile bir paralellik var mı bilmiyorum ama bir süredir Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile PKK arasında da kanlı bir çatışma yaşanıyor. Aslında çatışmayı bizzat PKK başlattı. Erbil'e yönelik füze saldırısı da PKK'yla ilişkili.
Çünkü hem İran, hem de ABD, Türkiye'nin KDP ile iyi ilişki kurmasını istemiyor.
KDP'nin Türk devletiyle ittifak yaptığını söyleyen Bayık, yayınladığı son mesajında tehlikeyi sezip şöyle diyordu
"Şimdiden bu yılın çok çetin geçeceği görülüyor. Çünkü Türk devleti ve KDP yeni saldırılar için hazırlıklar içinde."
Oysa KDP'ye saldırının önünü bizzat kendisi açmıştı:
"KDP, Güney Kürdistan için büyük bir tehdit oluşturmaktadır."
Gördüğünüz gibi PKK sadece Türkiye'ye saldırmıyor, Irak'taki Kürtlere de saldırıyor. Onların rahat nefes alabileceği bölgeyi bile terörle tehdit ediyor.
Peki "demokrasi havarisi" HDP ve Erbil'e oy için heyet gönderen yol arkadaşı CHP, PKK'nın bu rolünü görmüyor mu?

***

İFTARLARIN DAVETSİZ MİSAFİRLERİ
Birkaç gün önce Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin içinde açık alanda verilen bir iftara katıldım. Müthiş kalabalıktı. Ev sahibi Cumhurbaşkanlığı Sağlık Kurulu Üyesi Füsun Kümet ve eşi işadamı Tacettin Kümet'ti. Tacettin Kümet aynı zamanda Bakırköy Kızılay'ının yönetiminde. Konuklar arasında Bakırköy Kaymakamı Nazmi Günlü, AK Parti Bakırköy İlçe Başkanı Tülin Mazlumoğlu Kestane de vardı.
Ama bu iftarın asıl konukları, davetsiz misafirlerdi. Hastanede yakını olanlar, yoldan geçenler, o iftarı kalabalıkla birlikte idrak etmek isteyenler oradaydı. Bir de sayıları çok olmasa da "evsizler" vardı.
Bakırköy Kaymakamı Günlü ile konuşurken şu gerçeği söyledi:
"Sayıları az da olsa evsiz insan var. Biz devlet olarak bu insanlarımızı otellere yerleştiriyoruz. Orada kalmalarını sağlıyor ve her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Sahipsiz sayılmazlar."
Bu sohbette şunu da öğrendim: Meğer bazılarına da "gezici evsizler" deniyormuş. Mesela bir hafta Bağcılar'daki otelde, bir hafta Kadıköy'deki otelde kalıyorlar, bazen de bu otellerde kalmaları aylarca sürüyor...