Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

İmamoğlu-Chilcott görüşmesini İngiliz devleti biliyor ama...

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bugün İstanbul üzerinden yürütülen tartışma, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun belediyecilik başarısızlığını çoktan aşmış durumda. İşin siyasi yanını, İmamoğlu ve ekibinin daha ilk günden "o makama" hazırlandıklarını açıklanmalarıyla biliyoruz. Bunu da hiç saklamadılar zaten.
Ama şimdi olay uluslararası bir boyuta ulaşarak "milli" bir mesele haline geldi. Bunu da bizzat İmamoğlu, ikinci kez Birleşik Krallık Türkiye Büyükelçisi Dominick Chilcott'la buluşarak yaptı.
Doğrusu bir belediye başkanının herhangi bir ülkenin büyükelçisiyle görüşmesinde sakınca yok ve bugüne kadar da böyle bir problem yaşanmadı.
Şimdi yaşanmasının nedeni ise İmamoğlu'nun bu meseleyi İstanbul'un kara teslim olduğu bir günde yapması, ardından görüşmeyi saklaması ve giderek de gizemli hale getirmesiyle oldu.
"Görüşmeyi neden ertelemedi, neden ekibi ve fonladığı medyadaki dostları rezilliği göze alarak yalana sarıldı" gibi soruları bir yana bırakalım, İmamoğlu'nun kendini savunurken büyükelçi ile görüşmesine ilişkin söylediği şu sözleri kafalarda soru işareti yarattı:
"Bir İBB Başkanı'nın karla mücadele kadar dünyanın bu tarz ülkelerinin büyükelçileriyle ilişki kurması da sorumluluğudur."
İmamoğlu görüşmeyi, İstanbul'u teslim alan karla mücadele kadar önemli ilan edince ister istemez o masada ne görüşüldüğü de merak edildi. Ama nedense görüşmenin içeriğine ilişkin İmamoğlu ayrıntı vermedi.
İyi de bir belediye başkanı nihayet bir büyükelçiyle, kardeş şehir, altyapı yatırımları veya ortak kültürel etkinlikler dışında ne konuşabilir ki açıklanmasın?
Şu daha da ilginç değil mi? İngiliz Büyükelçi Dominick Chilcott, bir devlet görevlisi olarak görüşmelerini mutlaka devletine bildirmek zorunda. Yani o gece Kahraman Balıkçı'da İmamoğlu-Chilcott görüşmesini içeriğini şu an İngiliz devleti biliyor. Ama ne yazık ki İstanbullular bilmiyor. Başkanların devlete bilgi verme yükümlülüğü olmayabilir ama halka var.
İşte bu gizemli durum ve son dönemde muhalefet aktörlerinin özellikle İngiliz büyükelçi ve konsoloslarıyla sık sık görüşmeleri, akla ister istemez 2023 seçimlerini ve Millet İttifakı adayına dış desteği getiriyor. Bu da durduk yerde akla gelmiyor tabii. Bir geçmişi var. Daha önce ABD Başkanı Biden'ın söylediği, "Erdoğan'ı yenmek için muhalefeti desteklemeliyiz" sözü unutulmadı. Siyaseten daha ağır olanını ise CHP Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş söyledi:
"Cumhurbaşkanı adayı sadece başarı, sadece birikimle olmuyor, ulusal ve uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir insanı yapacaklar."
İmamoğlu'nun giderek artan gizli kapaklı ilişkileri sadece kamuoyunda değil, CHP içinde de soru işaretlerine yol açtı. Bunun görünen nedeni, CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile yaşadığı adaylık rekabeti. İmamoğlu, bu rekabeti İyi Parti-HDP ve dış destekle aşacağı hesabını yaptı. Ancak daha önce de yazdım, karşısında hesaba katmadığı CHP'deki güçlü aktörleri tek tek elimine eden bir Kılıçdaroğlu var. Ona ve onu CHP Genel Başkanlığı'na taşıyan güce karşı bir şey yapması hiç kolay değil. Bu yüzden İmamoğlu'nun, "Fotoğraf nasıl çekildi, MOBESE görüntülerini kim sızdırdı?" diye feryat edip durması boşuna... O feryatları CHP Genel Merkezi'nde kimlerin paylaşıp paylaşmadığına baksa, nasıl bir kurguyla karşı karşıya olduğunu görecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA