Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçildiğinde ilk gezisini Türkmenistan'a yapmıştı. Tam 7 yıl sonra yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ikinci kez Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'tayız. Bu yedi yılda, dünya da Türkiye ve Türkmenistan da pandemi ve siyasi gelişmeler nedeniyle çok şey değişse de iki ülke arasındaki Başkan Erdoğan'ın deyimiyle "kemik kardeşliği" hiç değişmedi. Hatta çok daha ileri noktalara evrildi.
Bugün gelinen noktada, Türkmenistan'la Türkiye arasındaki ilişkiler çok daha gelişmiş durumda. Sadece ticari açıdan şunu söylemekle yetinelim ki son iki gün içinde Erdoğan'la Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov, 5 milyar dolarlık ticari anlaşmaya imza atarak yeni "İpek Yolu" hattının önemli aktörleri olacağının işaretini verdi.
Aşkabat'ta siyasi olarak da önemli görüşmeler yapıldı. Bölge ülkeleri arasında 1960'larda kurulan ama zaman zaman kesintiye uğrayan Ekonomik işbirliği Teşkilatı ekseninde İran, Pakistan, Azerbaycan devlet başkanlarıyla da görüşüldü.
Aşkabat'a ikinci gelişimde biraz da Türkiye-Türkmenistan arasındaki siyasi yakınlaşmanın sokağa nasıl yansıdığına bakıyorum.
Sokaktaki hava çok daha sıcak ve samimi… Aslında bu da yeni değil, yıllar önceye dayanan bir ilişki var. Aşkabat'ın neresine baksanız bakın, bir Türkiye imzası var. Sadece Türk markaları değil, şehrin altyapısından üst yapısına o imzaya her yerde rastlıyorsunuz.
Rastlıyoruz çünkü şehri büyük oranda yeniden inşa eden Türk müteahhitleri…
Rönesans, GAP İnşaat ve Polimeks demek Aşkabat demek neredeyse…
Aşkabat ilginç bir şehir, bir anlamda "maket şehir" denebilir. Her şey beyaz… Binalar, arabalar, heykeller… Ağaçlar ve bir iki farklı bina dışında her yerin biraz da rahatsız edecek kadar beyaz olması insanı şaşırtıyor. Daha önce fark etmediğim bir özelliği de şehrin çok temiz ve inanılmaz geniş caddelere sahip olması… Resmi açıdan bu şehre ve bu ülkeye Kovid de uğramamış… Ama temizlik koşullarına sık sıkıya uyuluyor. Maske mecburi, sokaklarda sigara içmek bile yasak.
Bu şehri gezerken ve insanlarla sohbet ederken iki şey daha dikkatimi çekiyor, insanların gönlündeki Türkiye ve Türkmenistan'la Türkiye'nin ortak tarihi…
Sokaktaki insanın Türkiye sevgisi inanılmaz boyutlarda. Türk dizileri de bu sevgiyi yaymakta ciddi etkili olmuşlar. Ama asıl bağ, ortak tarih… Aşkabat'ta ilk duraklarımızdan biri olan Medeniyetler Müzesi'ni gezerken, Türkiye'nin geçmişiyle karşılaşıyorsunuz. Müzesin bir köşesinde yer alan şu haritaya ve çizelgeye bakın; ortada Oğuz Han ve onun devam eden soyu. Sultan Sencer'den, Alparslan'a, Alparslan'dan Kayı boyu ve Osmanlı…
Türkiye'nin siyasi ve sosyal gündemiyle Aşkabat'ınki çok da farklı değil. Bu ilişki gelişiyor ve geliştikçe de birilerini korkutuyor. Tarihe bakınca bu da hiç şaşırtıcı değil.