Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Erken seçim olsaydı

Muhalefet partilerinden herhangi biri siyaset üretip anlamlı bir farkla öne çıkmayınca, birbirlerine mahkûm olmaları kaçınılmaz. Bırakın CHP'yi, İP bile HDP'ye öyle mahkûm ki, biri terörün yanına konumlandırırken öteki övgüler düzmek zorunda kalıyor.
Çünkü asgari müştereklerde bile buluşma ihtimalleri yok.
Bu yüzden genel seçimin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen ortaya bir ittifak çıkmadı. Bunun yerine ne koydular? Zorlama "erken seçim" veya uydurulmuş "güçlendirilmiş parlamenter sistem" tartışması...
Üç yılın sonunda gelinen noktaya bakın, muhalefetteki 6 siyasi parti daha yeni bir araya gelip güçlendirilmiş parlamenter sistemi tartışıyor. Yani ellerinde netleşmiş bir metin bile yok.
Düşünsenize 100 yaşıyla övünen CHP bile hâlâ ülkenin nasıl bir siyasal sistemle yönetilmesi gerektiğini ortaya koymuş değil.

SİSTEMİN SAHİBİ CHP
Çünkü CHP'nin hiçbir zaman böyle bir derdi olmadı. Bugün şikâyet ediyor gibi göründükleri o eski ucube "vesayet" sisteminin kurucusu, Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle bizzat "CEHAPE zihniyeti"ydi. Geçmişte değiştirilmesine yönelik bütün önerileri de şiddetle reddetti.
Özellikle rahmetli Turgut Özal'ın "Başkanlık Sistemi" önerilerine hep karşı çıktı. Doğrusu CHP kurultaylarında veya siyasi belgelerinde de böyle bir çaba olduğunu görmedim. Aynı şey, CHP'nin milliyetçi versiyonu İyi Parti ve muhafazakâr versiyonu Deva ve Gelecek partileri için de geçerli. Onlar yeni olmalarına rağmen çıkışlarında böyle bir talepleri yoktu. Hatta son iki partinin liderleri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne övgüler düzmüşlerdi. Peki şimdi neden sistem meselesine dört elle sarılıyorlar?
Çünkü ellerinde bundan başka ortak bir argüman yok.
Şimdi buraya bir nokta koyup iki yıl önceye dönelim. Yerel seçimlerden bir süre sonra hem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hem de İP Genel Başkanı Meral Akşener senkronize bir biçimde ve ısrarla "erken seçim" istediler. Hatta Akşener, tarih olarak 2021'in Haziran'ını gösterdi.
Peki gerçekten de onların dediği gibi 2020'de veya 2021'de bir erken seçim olsaydı bu partiler halka nasıl bir sistem önerisiyle gideceklerdi? Bırakın o günleri, bugün bile ortada böyle eski ucube sistemden farklı Türkiye'nin yaşadığı tecrübeleri dikkate alan yeni bir sistem önerisi olmadığı için 6 parti bir araya gelip görüşüyor. Aslında amaç, sistem falan değil, gündemi meşgul etme ve "Bir aradayız" görüntüsü vermekten başka bir şey değil.

MUHALEFETİN KÜRT MESELESİNDE "TEZİ" NE?
Millet İttifakı partilerinin bu "uydurulmuş" sistem yaklaşımını aslında Türkiye'nin iç ve dış birçok meselesinde de görüyoruz. Kimse Doğu Akdeniz'de, Libya'da nasıl bir siyaset izleyeceğini açıklamıyor. Suriye meselesinde Esad'la görüşme dışında farklı bir yaklaşımları da yok. Sadece eleştiriyorlar o kadar. Benzer bir şey "Kürt sorunu" denilen meselede de görülüyor.
Mesela Kılıçdaroğlu, "Kürt sorununu Meclis'te çözeriz" diyor. Peki, soruna dönüştürdüğünüz ve 100 yıldır kafa yormadığınız bir meseleyi Meclis'te kaç yılda, nasıl çözeceksiniz?
Bu sorunun bir cevabı yok.
Oysa normal bir siyasi parti önce sorunu teşhis eder, çözüm önerilerini ortaya koyar, sonra da bunu muhataplarıyla veya ittifak yapacağı partilerle müzakere eder. Yani bir parti önce bir tez ortaya koyar. Karşı tezle bunu müzakere eder ve ortaya bir sentez çıkar.
Şimdi soralım; CHP ve İP'in veya dostlarının sistem konusundaki veya Kürt meselesindeki tezleri nedir, bilen var mı?

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA