Daha "Paralel Yapı" olarak bilindiği dönemde Başkan Erdoğan, FETÖ'yü şöyle tanımlamıştı:
"Bu çete, tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ise ihanet olan bir çetedir."
O çetenin ülkeye ihanetinin en büyüğünü 15 Temmuz darbe girişiminde gördük. Şimdi o çete içindeki ticaret ve ihanet kesimlerinin birbirine ihanetlerine tanık oluyoruz.
Son bir iki yıldır örgüt içinde yaşanan sıkışma, önce ticari dolandırıcılığa sonra da öyle bir siyasi kopuşa yol açtı ki, çöküşün çatırtısı dünyanın dört bir yanından duyulur oldu. Birbirlerini hırsızlıkla, çetecilikle suçlamaya başladılar.
YOLSUZLUĞA BULAŞMAYAN YOK
Çöküşü ilk duyuran da FETÖ firarisi gazeteci Ahmet Dönmez oldu. Önce başta ABD olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde, içinde ülke imamlarının olduğu 100 milyon dolarlık yolsuzluk skandalı patladı.
Ardından Pennsylvania'da, yıllardır FETÖ lideri Gülen'in özel işlerini yapan ve "Özel Kalemi" olarak bilinen Cevdet Türkyolu ile sosyal medya yöneticisi Osman Şişmek arasında yaşanan "mektup skandalı" patladı. Ancak bu sıradan bir mektup kavgası değildi. İçinde tavan denilen ihanet çetesinin hepsinin karıştığı yolsuzluklardan şantaja, dolandırıcılıktan zimmet ve tecavüze kadar bir dizi suç vardı.
Bu olayı, gazeteci Dönmez kendi sitesinde şöyle anlatıyordu:
"Osman Şimşek, mektubu 'âli heyet' adı verilen icra kuruluna okuyor. Mektupta, 'Lütfen Hizmet içinden bir heyet toplansın ve Cevdet Abi hakkındaki bu iddialar araştırılsın' talebi var. Heyet, bu mevzuyu Gülen'e götürmek üzere anlaşıyor. Fakat sonradan korkudan hiçbiri gidemiyor. Osman Şimşek, bu vazifeyi yükleniyor. Gülen'in kapısına geldiğinde Cevdet Türkyolu onu yumruklamaya başlıyor. 'Ver şu mektubu bana' diye bağırıyor. Şimşek, 'Ölürüm de vermem' diye cevaplıyor. Olaya Mustafa Özcan da dahil oluyor. Şimşek'i bir odaya alıyorlar. Özcan, Osman Şimşek'e, 'Bak sonun çok kötü olur' diye tehditler savuruyor. Şimşek yine geri adım atmayınca onu kamptan atıyorlar."
Mektupta Cevdet Türkyolu ve Mustafa Özcan'ın uzun geçmişlerine dayanan kirli ilişkileri, yolsuzlukları, aşırı zenginleşmeleri ve örgüt içinde çeteleşmelerinin yer aldığı tahmin ediliyor. Zaten o tarihten sonra da bu ikilinin nasıl zenginleştikleri ve kirli ilişkileri yazılmaya başlandı.
Gazeteci Mustafa Aydın, krize yol açan bu ilişkinin sadece bir boyutunu şöyle anlatıyor:
"Kriz bir işadamından himmet istenmesiyle başlıyor. O kişi, Cevdet Türkyolu ve 600 milyon avroluk şaibeli bir fonu FBI'ya kaptırdığı ortaya çıkan Mustafa Özcan'la ilgili haberleri önlerine koyuyor."
ÖRGÜT İKİYE BÖLÜNDÜ
İşte bu kriz bugün FETÖ'cüleri ikiye bölmüş durumda. O da şimdilik...
Bir yanda Cevdet Türkyolu ve Mustafa Özcan'a sahip çıkan İsmail Büyükçelebi, Abdullah Aymaz, Mustafa Yeşil ve Ekrem Dumanlı gibi bilinen FETÖ'cüler var, öte yanda ise gazeteci Ahmet Dönmez'e destek verip, yolsuzlukları ve çeteleşmeyi eleştiren Önder Aytaç, İhsan Yılmaz ve Prof. Dr. Elvan Aktaş gibi isimler.
Önder Aytaç'ın, kendisi gibi FETÖ'cü Abdullah Aymaz'a yönelttiği şu suçlama işin özeti gibi:
"Sırf bu kesilmeyen kurbanların vebali bile bu sistemi çökertmeye, bu belaların başımıza yağmasına yeter." Yazıyı bir hatırlatmayla bitirelim...
Yakın dönemde ABD Büyükelçiliği yapan Ricciardone, Başkan Erdoğan'ı kastederek şöyle demişti: "Çok yakında bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz."
Evet, bir imparatorluğun çöküşünü izliyoruz ama o ABD ve kurduğu kirli FETÖ imparatorluğudur.